top of page

Türkiye'nin Özel Konumunu Etkileyen Unsurlar ve Gelecekte Karşılaşabilecek Sorunlar

Güncelleme tarihi: 8 Ara 2024


Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişim noktasında bulunan Türkiye, sadece tarihi ve kültürel özellikleriyle “medeniyetler beşiği” sıfatıyla anılan bir uygarlık olmaktan öte; aynı zamanda doğal güzellikleri ve eşsiz coğrafyasıyla müzelerde sergilenmeye değer kıymetli bir taşa benzemektedir. Tarih boyunca stratejik geçit yollarının üzerinde bulunması vesilesiyle otoritesini bölgenin çoğunluğuna nüks ettirmeyi başarmıştır. Bu sebepten ötürü gözleri her daim üzerine çekmiş olan Türkiye’nin; kayda değer faydalar sağlayan topografyasını oluşturan dağları, ovaları, vadileri, platoları ve akarsuları konu dahilinde araştırmaya açık bir konudur. “Türkiye; 36o - 42o kuzey enlemleri ile 26o - 45o doğu boylamları arasında yer alır. Üzerinde yaşanan iklimleri, farklı özelliklerdeki bitki örtüleri ve toprak yapıları bu konumunun vasıflarını yansıtır” alıntısı bu durumu izah eder niteliktedir. Bu bağlamda sınır komşuları olan ülkelerle kurulmuş ilişkilerin gerekçelerinin yansıtılması konusunda etkin bir rol sahibi olacağı da coğrafya açısından aşikar bir durumdur. Yer yer gerilimlere veya anlaşmalara zemin hazırlayan etkenler rapora aynı şekilde bir malzeme olarak sunulacaktır. Doğal kaynaklarının ve konumunun getirerek oluşturduğu devasa bir yapı olan Türkiye; iklimiyle ve su, jeolojik kaynakları gibi nedenlerle nüfus açısından ve turistik açıdan tercih edilme oranı yüksek bir bölge olmuştur. Söz konusu yapının, elbette nüfus dağılımı ve etnik sorunların da büyümesine sebep olan ve sosyal sorunları da beraberinde sürükleyen bir yan etkisi olacaktır. Zaten jeopolitik gerilimler, iklim değişikliği, çevresel sorunlar gibi coğrafi zafiyetlerin boy gösterdiği bir ülke olan Türkiye’de, bu ve bunun gibi etkileri ülkede gelecekte yaşanabilecek olan başlıca sorunları anlarken temel oluşturacak başlıklar kapsamına girmektedir. Bu rapor kapsamında Türkiye’nin özel konumunun derinliğini oluşturan alt başlıklara bakılacak ve gelecekte bölgeyi etkileyebilecek bazı sorunlar irdelenecektir.


Coğrafi konum olarak Türkiye’nin üç bir tarafının denizle çevrili olmasının getirileri ve götürüleri arasında yazılabilecek birçok ara nokta vardır. Gerek ekonomik ölçekte; denizden çıkarılan doğalgaz ve diğer enerji kaynakları, balıkçılık faaliyetleri, turizm alanları, gerek askeri anlamda; deniz saha kontrolü, düşman baskısı ve manevra kabiliyeti açısından rahatlık, gerekse de kültürel anlamda; toplum şiiri ve kitaplarına yansıyış biçimi, bölge evlerinin yapısı ve konumlandırılması haliyle olsun gerekse ulaşım açısından olsun, su havzalarının doğru ve etkili kullanımı; üzerinde hakkı bulunan ülkeye birçok katkı sağlama seçenekleri sunmaktadır. Bu imkanlara sahip olan Türkiye’yi bekleyen götürüler ise kimi zaman getirilerle benzer çıkış noktalarından, farklı ülkelerin bünyesinde meydana gelmiş, kimi zaman ise doğal afetlerin gelişiminde etkin pay sahibi olmuşlardır. Aynı çıkarlara sahip olma potansiyeline sahip ülkelerle çıkan huzursuzluk ortamları, bölgede denizlerin varlığından şekillenip beslenen halka sirayet etmiştir. Kültürel ve toplumsal benliği şekillendiren denizler, stratejik önemlerinin yanı sıra kıtalar arasında bağlayıcı bir rol üstlenmiş olan Türkiye adına genellikle zarardan çok fayda vermişlerdir. Ancak unutulmamalıdır ki sağlanılınmış olan faydalar, örnek olarak verilmesi gerekilirse Birinci Dünya Savaşı sonrası süreçte vatanı işgale gelen işgalciler tarafından da kullanılmıştır. Bu durum, potansiyel kaynakların ele geçirilme sürecinde dahi nasıl zarar verme ihtimalini doğurduğunu gözler önüne sermektedir. Sınır komşularına bakılacak olursa bu ihtimalin azalabileceği ekseninde hareket edilmesinin doğru olup olmayacağı tartışılabilir bir durumdur. Nitekim zamanında öyle olmuş olmasına rağmen genişleyip büyüyebileceği noktada büyük bir askeri kuvvete sahip olmayan sınırlara sahip olan Türkiye’yi birincil çevrede rahatsızlık verebilecek ve elinde sahip olduğu deniz gücünü aksi istikamete çevirebilecek denklikte donanma gücüne sahip olan bir ülke gözlemlenememektedir. Doğal sınırları olan Toros Dağları ve Kuzey Anadolu Dağları gibi dağlar da Türkiye’nin bir anlamda hem bahis konusu durumunu desteklemekte iken aynı zamanda meskendarlarını etkileyen iklimi ve yerleşimi şekillendirir. Bu noktada Türkiye’nin yaklaşık üçte ikisini oluşturan ve genellikle doğu batı yönünde uzanan, üzerine oturduğu araziye de oldukça dengeli bir şekilde dağılmış olan dağların varlığı ülkenin coğrafi yapısını inşa etmektedir. Türkiye’de iklimin oluşumunda yükselti, dağların uzanışı ve yöneyleri ciddi bir etki oluşturmakta iken dağların varlığının özellikle basınç merkezleri oluşurken üzerinde bulunduğu tesirler arkaya atılamayacak düzeyde büyüktür. İklim çeşitliliğinin konusunu altında bulunan iklim değişikliğinin ne denli büyük etkilerinin olabileceğine dair aşağıda verilmiş olan alıntı dikkate değer niteliktedir: “İklim değişikliği; çağımızın en önemli çevresel ve ekonomik sorunları arasında ön sıralarda yer alan, özellikle bulunduğumuz coğrafyada sağlıktan tarıma, yaşamın her alanında olumsuz etkiler oluşturan son derece karmaşık bir sorundur.” İklim çeşitliliği bir ülkeye ne kadar olumlu geri dönüşleri bulunuyorsa, iklim değişikliği de o kadar olumsuz süreçlerin yürümesinde görev almaktadır. Doğal kaynaklar, özellikle Türkiye gibi zengini olunan ülkelerin gelişmesinde katkıları olmasına rağmen her şeyde devreye giren “denge” bu noktada da eğer devreye girmezse iklim değişikliğini tetikleyebilir, erozyon gibi afetlere sebebiyet verebilir bir konumdadır. Bu sebeple ülkenin sahip olduğu doğal kaynakların bilinçli kullanılması yolunda kaynakların ortaya çıkarılması önemlidir. Ülkelerin gelişmesinde ön plana çıkan şeylerden biri de biyoçeşitlilik ve ormanların varlığıdır. Türkiye’nin zengin iklim ve topografyası, biyoçeşitliliğe olanak tanır. Farklı bitki örtüleri, ekosistemlerin oluşumu gibi sayılabilecek birçok alt başlıkta gerçekleşebilecek olgular, ülkede turistik ve bilimsel gibi yönlerden katkı sağlama noktasında önemli birer yapı taşlarıdır. Ülkenin geniş ormanlık alanlarının getirdiği canlılık, toplumsal gelişim ve kültürel katmanlılığı oluşturan tarihi unsurların gelişimine zemin hazırlamıştır. İnsanoğlunun gelişirken annesi rolündeki doğa, medeniyetin temelleri atılırken de gerek bölgedeki ırkların ortak gelişimleri özelinde olsun, gerekse de coğrafi açıdan kültürlerine etkileri özelinde olsun toplumların medeni açıdan ayrışmalarına ve farklı özelliklerden insanların birleşip bir bayrak altında toplanmalarına sebebiyet verici şekilde etkilerini nüfus etmiştir. İklim koşulları ve şartlar, insanları yontup şekilden şekile sokmuştur. Bu bölgelerde insanların ortak değer yargılarına ulaşmalarına zemin hazırlamıştır. Uluslararası ilişkilerinde insan, işte böyle bir eleğin koynundan geçmiş, aynı şekilde yansıtmayı da bilmiştir. Dağlar ve denizler, ve diğer coğrafi nesneler masalarda her daim konuşulan konuların hep bir alt başlığı olan ekonomiyi yönlendirmişlerdir. Hayatından geriye onlarca eser bırakmayı başaranlar, arkalarında sonralarından gelenlere ilham verici yapıtlar ortaya koymuşlar ve bölgelerine çeşitli akımların yayılmasını sağlar olmuşlardır. Siyasi oluşumlar sergileyen kişilerden geriye yalnız eserler ve ruhlarının toprağa ve taşa yansıttıkları kalmamış; savaş, kelimelerden kalan kırıntıların içerisine insanların tüm kayıtsızlığı ile seyrederken kişilerin gönlüne ateş düşürmüş, aynı zamanda doğaya ve tarihi alanlara da zarar vermiştir. Türkiye‘nin coğrafi konumundan gelme yumuşak gücünü kullanmasındaki çevresinin sağladığı avantajlar, diplomatik ilişkilerinde de elini güçlü kılmıştır. Ayrıca bölgesel işbirlikleri yürüten ülkelerin ortak kalkınma planları dahilinde gelişim göstermeleri, birçok bölgenin içinde olan Türkiye’nin belli başlı programlara dahil olabilmesinin yolunu açmıştır. Kaldı ki, sahip olduğu kültürel ögeler sayesinde UNESCO gibi kuruluşlarla olan ilişkilerini güçlendirmektedir. Meselenin öbür yakasına gelecek olunursa, Azerbaycan üzerinden döşenen enerji hatlarının Türkiye üzerinden geçiyor olması gibi verilebilecek örnekler özel konumu bağlamında ülkenin elini güçlendirecek stratejik kozlara ve ekonomik çıkarlara yol açmaktadır. Ticaret yollarının önceden şekillenmiş raylara oturmasıyla beraber ulaşımda kolaylıklar açılmış, iç ve dış nüfus arasındaki denge faktörleri değişmiştir. Göçlerin artması da ülkeler arasında bir diaspora etkisi oluşturmuştur, yani yabancı ülkelerde yaşayan Türk vatandaş sayesinde Türkiye ile o ülkeler arasındaki uluslararası bağlar güçlenmiştir. Sınır komşularından ülkeye yer yer nüfus eden mülteci kavimleri ülkede kültürel diyalektiğin oluşmasına neden olmuştur. Bu toplumsal olagelinmişlik bağlamında değişiklik yaratan farklardandır. Zamanındaki Haçlı Seferleri’ne benzeyen bir biçimde kültürlere alışık olmayan iki farklı grubun kaynaşması sonucunda yeni gelen grup kohezyona uğrar. Tutunmaya çalışan bu grubun kendi içindeki bağlar asimilasyonla kıvrılıken düşen parçaların içerisindeki kültür esameleri anavatana yayılır. Bu yayılma süreci beraberinde sadece kültürel birlikteliği ve harmoniyi sağlamaz, aynı zamanda bilimi de, çeşitli yapıları da bir nehir misali taşımaktadır. Bu nehir, geçtiği yolların yapısını değiştirir, insanları etrafına toplar ve toplumu şekillendirir. Bu şekillenme coğrafi sorunlar arasından bir sorunu doğurur, demografik değişimlerin kontrolsüz ilerleyişi toplum planlamaların önüne geçer. Yaşlı nüfusun veya çocuk nüfusun artması gibi durumlar, kentsel ve kırsal yaşamın oranlarının değişimine doğrudan katkı sağlar. Bu, eğitim eşitsizliği gibi durumların oluşmasına neden olur. Sağlık ve sosyal hizmetlerin erişim sağlanamadığı bölgelerde sürdürülebilirliğin azalması gibi durumlar hayat kalitesinin düşürücü bir tavır sergilemektedir. Türkiye’yi bekleyen potansiyel coğrafi sorunlardan biri de ekonomik anlamda gerçekleşir. Enerji ve hammadde anlamında nispeten sorun çeken bir ülke olan Türkiye, örneğin lityum rezervleri bakımından dünyanın en alt sıralarından birinde yer almaktadır. 2022'de Türkiye'nin toplam elektrik üretiminin %54'ü yenilenebilir kaynaklardan sağlanmıştır, ancak bu oran ülkenin koşullarına bakıldığı takdirde yeterli değildir. Güneş ve rüzgar enerjisi potansiyeli yüksek olmasına rağmen, bu kaynakların kullanımı henüz tam olarak gerçekleştirilmemiştir. Ayrıca Türkiye, tarımsal üretimde kendi kendine yeterli olmasına rağmen, sulama kaynaklarının yetersizliği ve iklim değişikliği nedeniyle ürün verimliliği düşmektedir. 2022'de tarımsal ürünlerin %60’ı sulama ihtiyacı duymaktadır. Türkiye'nin enerji ve hammadde alanlarında yaşadığı bu sorunlar, sürdürülebilir bir büyüme ve ekonomik istikrar için acil çözüm gerektiren konular olarak öne çıkmaktadır. Dışa bağımlılığı arttıran bu faktörler, ülkenin kalkınmasına engel olmaktadır. Diğer bir yandan da birçok fay hattının üzerinde bulunan Türkiye, deprem gibi doğal afetlerden de sıkıntı çekmektedir. Ayrıca sıcaklık artışları ve yağmur yağma düzenin bozulması gibi durumlar tarımı olumsuz etkilemektedir. Yatırım ve ticareti de olumsuz etkileyen bu durum, ülkenin gelişimini bir nevi sekteye uğratmaktadır.


Türkiye, oldukça stratejik bir konuma sahip olarak üç kıtanın kesişim noktasının üzerinde önemli bir geçiş yolu rolünü üstlenmektedir. Zengin su kaynaklarına ve verimli ovalara sahip olan ülke, biyoçeşitlilik anlamında da yararını gördüğü kimi noktalar vardır. Ayrıca tarihsel ve kültürel bir zenginliğe sahip olan ülkede geniş bir toplumsal miras 783.562 kilometrekarelik bir arazide uzanmaktadır. Ayrıca sınır komşuları ile yer yer gerilimler yaşayan Türkiye, olası gerilimlerin önünde beklemektedir. Elbette bütün bu sorunlara olası çözümler konumlandırılabilir. İklim değişikliği noktasında akıllı sulama sistemleri ve yağmur suyu hasadı uygulamalarının yaygınlaştırılması ve su kaynaklarının etkin kullanımı için yerel yönetimlerle işbirliği yapılması değerililebilir. Ayrıca modern tarım uygulamaları sayesinde iklim değişikliğine dayanıklı tarım tekniklerin (örneğin, kuraklık toleranslı bitki türleri) kullanılınması da destek verici olacaktır. Doğal afetlerden meydana gelebilecek zararları en aza indirgeyebilmek için acil durum planlamalarının yapılması ve alt yapı çalışmalarının güçlendirilmesi de birer çözüm yolu olarak sunulabilecek özelliklerdedirler. Ekonomide dışa bağımlılığı azaltmak ve güçlendirmek adına yerli üretimi teşvikleyecek yerli sanayinin geliştirilmiş AR-GE merkezlerinin kurulması da faydalı olacaktır. Finansal istikrarın sağlanmasında mali durumun idare edilebilmesi adına güçlü para politikaları benimsenerek enflasyonun azaltılmaya gidilmesi ve ekonomik reformların uygulanması da ekonomiyi güçlendirebilecek adımlardan birkaçıdır. Eğitim sisteminin yürürlüğünde bazı reformlara gidilmesi insanları coğrafya ve doğa alanlarında bilinçlendirici yöntemler uygulanması da yeni gelen neslin eğitimi bağlamında mesleki ve teknik programların çoğaltılmasıyla sağlanabilir. Sağlık hizmetlerinin korunması adına kırsal kesimlerde yaşayan halka her türlü desteğin sunulması kişilerin hayat refah düzeylerini arttıracaktır. Komşu ülkelerle daha güçlü diplomatik ilişkiler kurulması ve işbirliği fırsatlarının artırılması ve bölgesel güvenlik işbirliklerinin teşvik edilmesi sunulabilecek bazı önerilerdendir. Teknolojiye yatırım, insanlık tarihi boyunca hiçbir zaman yapan kişiye zarar vermemiştir, vermeyecektir de. Son olarak toplumsal uyumun artmasına katkı sağlayacak ve kültürel diyaloğun artmasını elverişli kılacak kimi programlar vasıtasıyla göçmen entegrasyonu da sağlanabilir. Hükümet, yerel yönetimler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde hareket etmesi, bu sorunların üstesinden gelmek için kritik öneme sahiptir. Geleceğe yönelik sürdürülebilir bir vizyon oluşturmak, hem mevcut sorunların çözümüne hem de Türkiye’nin uluslararası alandaki konumunun ekseriyetle güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır. Sonuç olarak Türkiye, stratejik konumu ve zengin doğal kaynaklarıyla büyük fırsatlara sahipken, bu potansiyeli gerçekleştirmek için kararlı adımlar atarak, gelecekteki sorunlara karşı sürdürülebilir çözümler geliştirmesi gerektiği bir gerçektir.

Kaynakça:


Balcı, A. (2013). TÜRKİYE’NİN COĞRAFİ KONUM ÖZELLİKLERİNİ TASVİRE DAYALI ETKİNLİKLERLE ÖĞRETMEYE YÖNELİK NİTEL BİR ARAŞTIRMA. Marmara Coğrafya Dergisi(26), 215-258. İklim Değişikliği ve Etkileri. (n.d.). Sağlığım, "Tek Tıkla Bilgi Elinde". https://tektiklabilgielinde.saglik.gov.tr/iklim-degisikligi-ve-etkileri.html

bottom of page