Çavdar Tarlasında Çocuklar Eserindeki Holden Karakterinin Yaşadığı Çatışmalar
- Onur Büyüksivri

- 1 Oca 2023
- 3 dakikada okunur
Ergenlik döneminde yaşanan sorunlar bir heykeltıraşın taşı yontması gibidir, yontmalar sonucunda çocuğun yetişkin kişiliği başka bir deyiş ile heykel ortaya çıkar. Heykeli yapmak zahmetli bir iştir ve emek ister ancak yanlış hamleler sonucu doğru oturmamış bir kişilik ve göze hoş gelmeyen bir heykel ortaya çıkabilir. Yetişkin toplumunda kendine yer bulmak isteyen ergen bireyler, yalnızlaşmaya ve kendi kişiliğini sorgulamaya başlar. Kişiliği ve toplumla yaşadığı çatışmadan ötürü kendine yer bulamayan ergen birey, topluma yabancılaşmaya başlar. Bu bağlamlardan yola çıkarak bu makalede eserin ana karakteri olan Holden Caufield’ın toplum içerisinde kendine yer bulamaması sonucunda ortaya çıkan çatışmaları ergen psikolojisi ile analizi yapılmıştır. Sorunları ile başa çıkmaya çalışan Holden’ın kendisi ve toplum ile yaşadığı çatışmalar ele alınmıştır.
Heykeltıraşsız bir heykelin oluşumu rüzgara bağlıdır, bu durum güzel bir heykelin ortaya çıkmasını zorlaştırır. “Holden, sıkı bir ergenlik krizinin odağında, yoğun bir kimlik bunalımı yaşamaktadır. Bu çalkantı içerisinde ona güç verebilecek ana-baba desteği de yoktur.” (Öner, 2006:5) Ergenlik döneminde çocuklar, yaşadıkları fizyolojik ve zihinsel değişimlerden ötürü dış dünyaya duyarlı olurlar ve ben merkezli bir düşünce yapısında olurlar. Holden Caulfield da kendi ergenlik dönemi içerisinde dönüm noktasında olan bir ergendir. Yetişkin gibi davranılmasını isteyen ancak çocuk gibi davranan biridir. İnsanlar ile yaşadığı uyuşmazlıktan ötürü insanlar ile birçok kez çatışma yaşayan Holden, insanlar hakkında sıkça lanet eder ve samimiyetsiz olduğunu düşünür. “İnsanın dünyayı kendi algılayış biçimine göre yorumlanması onun yaşayış biçimini yansıtır”(Öner, 2006:8) Toplum ile yaşadığı ilk çatışma, okuldan ayrılmadan önce yatakhane arkadaşları ile yaşadığı kavgadır. Çelimsiz biri olduğunun farkında olan Holden, kişilikleri ve ideolojileri uyuşmayan Stradlater ile kendini tutamaz ve kavga eder. Bu çatışma sonrasında okuldan çıkması ile toplum arasına karışan Holden, ikinci çatışmasını otelde bir fahişe satıcı ile kavgasında yaşar. “Kendimi felaket yalnız hissediyorum”(Salinger, 2022: 51) Büyüyen birey geçmişini ve anı sorgulamaya başlar. Maslow’a göre sevgisel ihtiyaçlarımız arasında arkadaşlıklar ve aile kavramları yer almaktadır. Bunlara sahip olmadığını fark eden Holden, eski sevgilisi ile buluşmak ister. İşler Holden’ın istediği gibi ilerlemez ve uyumsuzluk sonucu eski sevgilisi ile bağlarını ayırır. “...birdenbire kendimi acayip mutlu hissettim, Phoebe'yi böyle durmadan dönerken görünce. az kalsın haykıracaktım, kendimi felaket mutlu hissediyordum, doğrusunu isterseniz. neden, bilmiyorum. felaket güzel görünüyordu, yalnızca, üstünde mavi mantosuyla filan dönüp duruyordu tanrım, keşke siz de orada olsaydınız.”(Salinger, 2022:197) Kardeşi ölmüş ve kimse ile anlaşamayan Holden’ın tek sevdiği ve samimiyetsiz bulmadığı kişi kız kardeşi Phoebe’dir.
Eser içerisinde anlatılan zaman diliminde Holden bir doruk noktasında durmaktadır. Holden’ın artık dayanma gücü kalmamıştır ve artık parçalanıp dağılmanın eşiğine gelmiştir. Çatışması, anlaşamadığı insanlar dışında kendi düşünceleri ve geçmişte yaptıkları ile yaşamaktadır. Bunlara ek olarak cinsel hayatı yaşındaki insanlara nazaran az olan Holden, karşı cins insanlarla da sorunlar yaşamaktadır. Kızların psikolojisi ve kendini bir erkek olarak anlayamamaktadır. Holden, okuldan ayrılması ile beraber New York sokaklarında geçirdiği süreç boyunca hep huzursuzdur. Gittiği gösteri merkezinde gördüğü yaşıtı kız ve erkeklerden nefret eder. Otobüs ve taksilerden nefret eder. Broadway’deki kalabalıktan nefret eder. Holden, kendine göre biri bulamadığı için topluma yabancılaşmıştır. Kendisi de bunun farkındadır ancak ne yapacağını bilmiyordur. Bu yabancılaşma Holden’ın kendi içerisinde huzursuzluğa yol açmaktadır. Holden kendisi ile çelişmeye başlar. Herkesten nefret ettiği için kimse ile görüşmek istemez ama aynı zamanda yalnızlıktan bunalır hale gelir. “... öyle bir sıkıntı, bir bezginlik çöktü ki üzerime az daha paltomu kapıp otele dönecektim, ama … yalnız kalmak da istemiyordum”(Salinger, 1967: 96) Zaman geçtikçe Holden da ergenlik sürecini geçirmektedir. Söylediği son sözler olan; “d.b. bana, size anlattığım bu şeyler hakkında ne düşündüğümü sordu. ne diyeceğimi bilemedim. doğrusunu isterseniz, ne düşündüğümü ben de bilmiyorum. pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. bildiğim tek şey, size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. bizim stradlater'ı ve ackley'yi bile, sözgelimi. sanırım, o lanet maurice' yi bile özlüyorum. sakın kimseye bir şey anlatmayın. herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.”(Salinger, 2022:198) sözleri ile anlayabiliriz ki Holden bu dönüm noktasını geçirmiştir.
Bu bağlamlar sonucunda anlayabiliriz ki, zihinsel bir değişimin içerisinde bulunan Holden Caufield, toplumun onu yabancılaştırması üzerine hem etrafındaki insanlar ile yaşadığı çatışmalar hem de kendi yaptıklarını sorgularken yaşadığı içsel çatışmalar sonucunda zihinsel ve ruhsal olarak bir çocuk olmaktan çıkmıştır.
Kaynakça:
Öner, U. (2006). Öfkeli Genç Adam - Holden. Journal of Arts and Sciences, 1(6).
Salinger, J. D. (2022). Çavdar Tarlasında Çocuklar. Yapı Kredi Yayınları.
Salinger, J. D. (1967). Gönülçelen. Cem Yayınevi.


