top of page

Sınırda Kişilik Bozukluğu ve Tedavi Yöntemleri

Güncelleme tarihi: 9 Ara 2024


1. Giriş

1.1. Amaç

1.2  Sorun

1.3  Tez / Hipotez

2. Bulgular

2.1. Sınırda Kişilik Bozukluğu

2.1.1. Sınırda Kişilik Bozukluğunun Ortaya Çıkma Nedenleri

2.1.2. Sınırda Kişilik Bozukluğunun Gidişatı ve Sonlanımı

2.2 Alternatif Tedavi Yöntemleri

2.2.1 Eytişimsel (Diyalektik) Davranışçı Terapi

2.2.2 İlaç Tedavileri

  1. Sonuç
  2. Kaynakça


  1. Giriş


Sınırda kişilik bozukluğu (SKB), değişkenlik ve duygusal sorunlarla giden bir bozukluktur. SKB olan kişiler düşüncelerinde, duygularında, davranışlarında, ilişkilerinde ve benlik algılarında değişkenlikler gösterirler. SKB olan kişilerin ilişkileri çalkantılıdır ve bırakıp gidilmesinden yani terkedilme duygusuna karşı büyük bir korku ile yaklaşırlar. Duygusal iniş çıkışlar gösterirler ve öfke sorunları yaşarlar yani ya öfke patlamaları olur ya da öfkelenmekten korktukları için bundan tümüyle kaçınırlar. Kendilerini kötü hissettikleri zaman dürtüsel davranırlar ve genelde kim olduklarını tam adlandıramazlar. Toplumun ise yaklaşık %1-2’sinde SKB olduğu düşünülmektedir.


1.1. Amaç

Bu araştırma çalışmasının amacı, SKB’nun doğru tanımlanması, nedenleri, gidişi ve sonlanımıyla ile ilgili bilgi vermenin yanı sıra SKB’na özgü çağdaş psikoterapiler ve alternatif ilaç tedavileri hakkında araştırma yapmaktır.


1.2 Araştırma Soruları

Soru 1: SKB Nedir ve Ortaya Çıkış Nedenleri Nelerdir?

Soru 2: SKB’nun Gidişatı ve Sonlanımı Nasıl Olur?

Soru 3: SKB’nun Tedavi Yöntemleri Nelerdir?


1.3 Tez/Hipotez

SKB tanısı konulan kişilerde her ne kadar ilaç tedavisi belirli duygudurum değişikliklerini bastırmakta etkili olsa da uzun vadede diyalektik davranışçı terapisi kadar etkili olamaz çünkü terapi; duygu düzenlemesi, ilişki becerilerini güçlendirme ve uzun vadede sonuca odaklanır



  1. Bulgular

2.1 Sınırda Kişilik Bozukluğu

Ruhsal hastalıklar klinik bozukluklar ve kişilik bozuklukları olmak üzere iki temel kategori altında incelenir. Sınırda kişilik bozukluğu (SKB), kişilik bozuklukları kategorisi altında değerlendirilen bir rahatsızlıktır. Klinik bozukluklar arasında depresyon, kaygı bozuklukları, şizofreni ve bipolar bozukluk gibi rahatsızlıklar bulunur. Bu rahatsızlıklar yaşam boyunca farklı yaş dönemlerinde ortaya çıkabilir. Bazıları kısa süreli olup tedavi ile iyileşebilirken, diğerleri daha uzun sürebilir ve sürekli belirtiler gösterebilir. Kişilik bozuklukları arasında paranoid, şizoid, antisosyal, çekingen, bağımlı, şizotipal, histrionik, narsisist, obsesif-kompulsif ve sınırda kişilik bozukluğu bulunur. Geçmiş senelerde ruhsal hastalıklar iki ana başlık altında toplanılmaktaydı. Birinci ana başlık altında nevroz olarak adlandırılan gerçeklikten kopmanın olmadığı, çökkünlük ya da kaygı bozuklukları gibi duygusal sorunlarla giden durumlar kapsanmaktaydı. İkinci ana başlık altında ise psikoz olarak adlandırılan, gerçeklikle bağlantısı olmayan, olağan dışı düşünceler ve algılarla giden, şizofreni gibi durumları kapsamaktaydı. Gerçeklikten kopma olmadığı için psikoz denli ağır olmadığı, ancak nevroz denmekte de güçlük yaşandığı, bu iki durum arasında kaldığı düşünülen durumlar için sınırda (borderline) terimi kullanılmaktaydı. İnsanlardaki iyi ve kötü yanları bir arada göremeyen, tutarsız ve karmaşık bir yaşam süren ve duygusal çalkantılar yaşayan kişiler sınırda olarak adlandırılıyordu. Yapılan çalışmaların ardından ise artık zamanımızda SKB, psikozla nevroz arasında sınırda bir durum olarak görülmemekte, kendine özgü birtakım belirtilerle giden ayrı bir durum olarak tanımlanmaktadır. SKB’nun belirtileri sekiz ana başlık altında toplanabilir:


1) Değişken Duygular ve Duygu Durumlar: SKB kişileri abartılı tepkiler verme eğilimindedirler ve diğerlerinin önemsiz bulabileceği durumlar onları ciddi şekilde etkileyebilir. Eleştirilere veya kabul görmeyen tutumlara karşı hassas olup kolayca bunalıma girebilirler. Duygusal olarak dalgalanmalar yaşamaları, tepkilerini belirgin şekilde etkiler.


2) Yoğun Bir Öfke Duyma ve Öfke Duygusunu Denetlemekte Güçlük Çekme: SKB kişileri, önemsiz olaylarda kolayca öfkelenir ve öfkeyi kontrol edemezler. Kontrolsüz davranabilir, bağırıp çağırabilir ve nesnelere zarar verebilirler.


3) Dengesiz ve Yoğun İlişkiler Kurma: SKB kişileri karmaşık ilişkiler yaşar, duygusal dalgalanmalarla mücadele edebilirler. İlişkilerizaman zaman iyi, zaman zaman kötü olabilir, duygusal iniş çıkışlar yaşayabilirler.


4) Terk Edilme Korkusu İçinde Yaşama: SKB'nun önemli bir özelliği terkedilme korkusudur ve bu, başlıca sorunlarından biridir. İlişkileri sona erme noktasına geldiğinde büyük bir korku yaşayabilirler, bu da ilişkilerini etkileyebilir.


5) Kötü Sonuçlar Doğurabilecek Dürtüsel Davranış Gösterme: SKB olanlar, zararlı davranışlara eğilim gösterebilirler. Bunlar arasında aşırı para harcama, borçlanma, tehlikeli araba kullanma, aşırı yeme, alkol veya madde kullanımı gibi davranışlar yer alır. Bu tür dürtüsel davranışları, duygusal acılarını geçici olarak hafifletmek için sergileyebilirler.


6) Değişken Benlik ve Kimlik Algısı: SKB olanlar değişken bir kimlik algısına sahiptir. Kimlikleri, durumlarına bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir ve genellikle kendilerini ve geleceklerini net bir şekilde tanımlayamazlar.


7) Süreğen Boşluk Duyguları: Kimlik düzensizliğinin bir diğer belirtisi, sıklıkla uzun süreler boyunca boşlukta hissetmektir. Bu duygu sık sık ortaya çıkar ve birkaç saat ila birkaç gün sürebilir. Bazıları kendilerini bir "hiç" veya "hiç kimse" olarak tanımlar.


8) Kuşkucu Düşünceler Taşıma ya da Çözülme: Bu kişiler genellikle başkalarının niyetlerine karşı kuşkulu ve olumsuz düşüncelere sahiptirler, ancak bu şizofreni veya gerçeği değerlendirme bozukluğu olduğunu göstermez. Bu tür düşünceler, kişinin baskı altında olduğunda başkalarının niyetlerini sorguladığını gösterir. Kendilerine kötü muamele edilmek istendiğini düşünebilirler. Bu düşünceler genellikle stres altındayken veya sıkıntı hissettiklerinde ortaya çıkar.


2.2 Sınırda Kişilik Bozukluğunun Ortaya Çıkış Nedenleri

Son yıllarda yapılan çok sayıda araştırmanın sonunda kişinin kalıtsal, biyolojisiyle ilgili ve kişilik özelliklerinin yanı sıra gergin yaşantılarının bir bileşkesinin böyle bir duruma neden olduğu saptanmıştır. Önemli bir soru bunun anababadan geçip geçmediğidir. Bunu araştırmanın yollarından biri ikizler üzerinde çalışma yapmaktır. Bu bozukluğun tek yumurta ikizlerinde, çift yumurta ikizlerine göre daha yüksek oranda görülüyor olması, kalıtsal geçiş olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir. Yapılan büyük bir çalışmada tek yumurta ikizlerinde, ikizlerden birinde SKB varsa, diğerinde de olma olasılığının %35 dolaylarında olduğu, çift yumurta ikizlerinde ise bu oranın %7 dolaylarında olduğu bulunmuştur. SKB olan kişilerin birinci derece yakınlarında da %10- 20 dolaylarında SKB olduğu gösterilmiştir. Bu bulgu, SKB olan kişilerin birinci derecede yakınlarında SKB görülme olasılığının, genel topluma göre 12 kat daha yüksek olduğu anlamına gelir. Bütün bu bulgular, SKB'nun, bir oranda da olsa, kalıtsal geçiş gösterebildiğini göstermektedir. Dolayısıyla SKB'nun yaklaşık % 50 oranında kalıtsal bir geçiş gösterdiğinden söz edilebilir. SKB'nun oluşumunda, beynin limbik sistem ve prefrontal korteks olarak adlandırılan bölümlerinin yanı sıra hipotalamus-pituiter-adrenal (HPA) ekseni de işe karışmaktadır. Limbik sistemdeki beyin yapılarının arasında amigdala ve hippokampus vardır. Yapılan araştırmalarda, SKB olanların amigdalalarının daha küçük olduğu ve güçlü duygular karşısında sol amigdalalarının daha güçlü etkinlik gösterdiği bulunmuştur. Benzer bir biçimde, bu kişilerin hippo- kampuslarının da daha küçük olduğu gösterilmiştir. SKB olanların, gerginlik doğuran anılar karşısında, prefrontal kortekslerinin belirli alanlarının (ön singulat korteks gibi) daha düşük etkinlik gösterdiği bulunmuştur. Dolayısıyla amigdala etkinliği dizginlenememekte, sonuç olarak, zorlayıcı bir olay karşısında bu kişiler duygularını denetleyememektedirler. HPA ekseni üzerinde yapılan çalışmalar da, SKB olanların abartılı kortizol yanıtı verdiklerini göstermiştir. Bu kişilerin, küçük olaylar karşısında bile çok gerilmelerinin nedeni böyle açıklanmaktadır. SKB ile ilişkili bir kişilik özelliği dürtüselliktir. Dürtüselliğe benzer diğer bir kişilik özelliği sürekli bir yenilik arayışında olmadır. Bu özelliklerin, dopamin olarak adlandırılan sinir hücreleri arası ileticisi ile ilişkisi vardır. SKB ile ilişkili diğer bir kişilik özelliği de olumsuz duygulardan kolay incinmedir. Bu özelliğin de, serotonin adlı sinir hücreleri arası ileticisi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Kalıtımsal öğelerin, beyinin ve kişilik özelliklerinin yanı sıra belirli birtakım yaşantıların da SKB'na neden olduğu düşünülmektedir. SKB, kişinin yalnızca bir "yaradılış”ı değil, aynı zamanda yaşam deneyimleriyle de ilişkili olan bir durumdur. SKB ile ilişkili en yaygın çevresel etken, çocuklukta kötü muamele görmektir. Örnekler arasında ihmal edilme, fiziksel, duygusal veya cinsel istismara maruz kalma ya da yeterli destek alamama bulunur. Yapılan araştırmalarda, bu kişilerin yaklaşık yarısının çocukluklarında cinsel istismara uğradığı bulunmuştur. Ruhsal travma yaşayan bireylerde, SKB'de olduğu gibi çözülme, kuşkuculuk, başkalarına güvensizlik veya başkalarının kendileri hakkında olumsuz düşündüğü izlenimi sık görülür. Ayrıca, terk edilme korkusu, terk edilmemek için gereksiz çaba sarf etme ve istikrarsız ilişkiler yaşama gibi belirtiler, SKB olanların çocukluklarındaki ruhsal travmalardan kaynaklanabilir. Ancak, çocuklukta cinsel istismara uğramak, SKB'nin gelişmesi için tek başına yeterli bir koşul değildir. Çocukluk yıllarında kötü muamele görmek yanında, bazı çocukluk deneyimleri de SKB'ye yol açabilir. Bunlardan biri "geçersiz ortamlar"da yetişmektir. Geçersiz ortamlar, kişinin düşünce ve duygularının doğru anlaşılmadığı yerlerdir. Bu tür bir ortamda, kişi kendisini kötü hissettiğinde genellikle görmezden gelinir, eleştirilir veya cezalandırılır. Bu durumda kişi, kendi duygularından korkmaya başlar. SKB olan birçok kişi, kendi duygularından çekinir ve onlardan korkar. Bu duyguları yaşadığı için kendisi hakkında olumsuz düşüncelere kapılır.


2.3 Sınırda Kişilik Bozukluğunun Gidişatı ve Sonlanımı

Eskiden, insanlar SKB'nun ömür boyu süreceğini düşünürlerdi ve bu nedenle buna "kişilik bozukluğu" denirdi. Ancak günümüzde, kişilik bozukluklarının kalıcı olmayabileceği bilinmektedir. SKB gibi kişilik bozuklukları zamanla değişebilir hatta tamamen iyileşebilir. Belirtiler de zamanla değişebilir, bazıları uzun süre kalıcı kalırken diğerleri iyileşebilir veya kötüleşebilir. Bu nedenle, hangi belirtilerin değişebileceğini ve hangilerinin sabit kalabileceğini bilmek, süreç içinde ne beklenmesi gerektiğini öngörebilir. Bir araştırmada, altı yıl boyunca izlenen kişilerin yaklaşık dörtte üçünün artık SKB tanı ölçütlerini karşılamadığı görülmüştür. Bu kişilerin çoğunluğunun daha sonra SKB tanı ölçütlerini karşılamadığı ve nüksün olmadığı saptanmıştır. Ancak eşlik eden birtakım rahatsızlıkların daha olması, SKB'nun iyileşmesini güçleştirir. Bunlardan en önde geleni madde kullanım bozukluklarıdır. Yapılan çalışmalarda, eşlik eden bir madde kullanım bozukluğu olmayan SKB olan kişilerin iyileşme olasılıklarının dört kat daha yüksek olduğu bulunmuştur. SKB'nun birtakım belirtileri diğerlerine göre daha hızlı değişir. Bu da, belirtilerin kişiliğin bir bölümü mü olduğuna, yoksa bir baş etme yöntemi mi olduğunu göre değişiklik gösterir. Zamanla en çok düzeleceği beklenen belirtiler şunlardır:

  • Dürtüsellik, kötü sonuçlar doğurabilecek eylemler

  • Ağır kuşkucu düşünceler

  • Dengesiz, çalkantılı ilişkiler ve başkalarından aşırı beklentiler içinde olma eğilimi Zamanla daha az düzeleceği beklenen belirtiler şunlardır:

  • Çökkünlük, umutsuzluk, suçluluk, kaygı, öfke, yalnızlık ve boşluk duyguları gibi duygusal belirtiler

  • Çözülme belirtileri ve kişininin kendisiyle ve dünyayla ilgili olumsuz düşünceleri

  • Bırakılma korkuları ve yalnız kalmayı kaldıramama


Buradan çıkarılması gereken, duygusal belirtilerin öyle çok değişmeyebileceği ve bunların çok değişmiyor olmasının tedavinin başarısızlığı olarak değerlendirilmemesi gerektiğidir. İnsanlar, yaşam boyu birtakım duygusal belirtiler gösterebilirler ve yine de istedikleri gibi bir yaşam sürebilirler. Ancak bu da, duygusal belirtilerin aynı yoğunlukta yaşanacağı anlamına gelmez. Kişi, dürtüsel eylemlerini ne ölçüde denetim altında tutabilirse, ilişkilerini ne denli iyi yönetebilirse ve istediği yaşamı ne denli iyi kurarsa, kendisini o denli daha iyi hisseder.


2.2 Alternatif Tedavi Yöntemleri

2.2.1 Eytişimsel Davranışçı Terapi

SKB'nun tedavisinde belirli yöntemler bulunmaktadır. Bu tedavi yöntemleri, kontrolsüz davranışları azaltmak ve kişilerin hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda bu kişilerin önemli alanlarda daha iyi bir yaşam sürmelerine de katkıda bulunur. En etkili tedavi yöntemi olarak, eytişimsel (diyalektik) davranışçı terapi (EDT) öne çıkmaktadır. Bu terapiye göre, SKB birçok etkenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar; bu etkenler hem doğuştan gelen hem de toplumsal veya çevresel olabilir. Duygusal kırılganlık üç temel öğeden oluşur: duygusal duyarlılık, duygusal tepkisellik ve temel duygu düzeyine dönme hızı. Duygusal duyarlılık, başkalarını etkilemeyebilecek olaylara aşırı duygusal tepkiler gösterme eğilimini ifade eder. Duygusal tepkisellik ise diğer insanlardan çok daha güçlü duygusal tepkiler gösterme eğilimini tanımlar. Temel duygu düzeyine yavaş geri dönme, yoğun bir duygu yaşadıktan sonra uzun bir süre geçmesiyle duygudan kurtulma sürecidir. SKB olan kişiler, duygusal olarak kırılgan olmalarının yanı sıra duygularıyla nasıl başa çıkacaklarını öğrenemedikleri bir ortamda büyümüşlerdir. Bu gibi ortamlarda büyüyen çocuklar, yaşadıkları duyguların yanlış olduğu geri bildirimi alabilir veya duygularını yaşadıklarında görmezden gelinir veya cezalandırılırlar. Bu tepkiler sözlerle ifade edilirken aynı zamanda davranışlarla da gösterilebilir. EDT terapistleri, danışanların kendilerini daha iyi anlayabilmeleri için geçerleme yöntemini kullanır. Bu yöntem, insanların düşündüklerini ve hissettiklerini doğrulamanın yanı sıra onlara gerçek bir ilgi ve anlayış göstermeyi içerir. Terapistler, danışanların yaşantılarını geçerleyerek, empati yaparlar ve onları anlamaya çalışırlar. EDT yöntemiyle, danışanların kendilerini, başkalarını, dünyayı ve duygularını olduğu gibi kabul etmelerine yardımcı olunur. Kabul etmek, bir şeyi değiştirmek için savaşmayı bırakıp, olduğu gibi kabul etmektir. EDT, sorun çözme terapisi olmanın yanı sıra danışanlara kabullenme ve değişim arasında denge kurmayı öğretir. Eytişim, karşıt uçlar arasındaki gerilimi ifade eder ve EDT'de özel bir öneme sahiptir. EDT'nin eytişimsel kuramı, karşıt uçların birleşmesine ve daha bütüncül bir bakış açısına odaklanır. EDT'nin beş amacı vardır, bunlara EDT'nin beş işlevi adı da verilir. Bunlar şöyle sıralanabilir:


1. Danışanların yaşamaya değer bir yaşam sürmeleri için isteklenmelerini sağlamak, kendine zarar verme ve kendini öldürmeye kalkışma davranışlarını durdurmak

2. Danışanlarının amaçlarına ulaşmaları için öğrenmeleri gereken yeni becerileri öğrenmelerine yardımcı olmak

3. Gelişmeyi ve ilerlemeyi sağlayan bir tedavi ortamı yaratmak ve danışanın kendi çevresini, bu ilerlemeyi güçlendirecek biçimde yapılandırmasına yardımcı olmak

4. Terapistlerin, danışanlarına yardımcı olurken istekli ve becerikli olmalarına ve böyle kalmalarına yardımcı olmak

5. Danışanların, terapide öğrendiklerini, gerçek yaşamlarına da taşımalarına yardımcı olmak.


EDT'nin önemli bir parçası beceri eğitimidir. Beceri eğitimi, kişinin yaşamını iyileştirmek ve hedeflerine ulaşmak için verilir. Gruplar genellikle üç ile on iki kişiden oluşur ve haftada bir kez bir oturum yapılır. Oturumlar 1,5-2,5 saat sürer ve altı ay ile bir yıl arasında devam eder. Oturumun ilk kısmında önceki oturumun ev ödevi gözden geçirilir, ikinci kısımda ise yeni beceriler öğretilir. Bu gruplar diğer terapi gruplarından farklıdır çünkü duygular veya geçmiş yaşantılar üzerinde odaklanmazlar; amaç yeni beceriler öğrenmektir. Bu beceriler, odaklanma, etkili iletişim, duyguları düzenleme ve zorluklarla başa çıkma gibi becerileri içerir. Anaodaklanma ile ilgili EDT becerileri arasında şunlar sayılabilir: -


  • Hiç yargılamadan, içinde bulunduğu anla ilgilenme

  • O sıradaki ve oradaki duyumları ayırt etme

  • O sırada olan biten "yalnızca gerçeklikler"i tanımlama

  • Kendini o sırada yaptığı işe kaptırma

  • Tek bir kezde, tek bir işe odaklanma ve yalnızca işe yarayanı yapma


Kişilerarası ilişkilerde etkili olma becerileri, başkalarıyla olan ilişkileri etkili bir biçimde yönetebilmek için tasarlanmıştır. SKB olanların insan ilişkileri çalkantılı ve karmakarışık olabilir, bu kişiler, kurdukları ilişkilerden ötürü büyük sıkıntılar çekiyor ve kurdukları ilişkilerden doyum sağlayamıyor olabilirler. Başkalarından isteklerini dile getiremiyor ya da başkalarının kendilerinden beklentilerine, gerektiğinde "hayır" diyemiyor olabilirler.

2.2.1 İlaç Tedavileri

İlk değerlendirme sırasında, kişinin ayakta mı, yoksa hastaneye yatırılarak mı tedavi edileceğine karar verilir. Kısa süreli yatırılmayı gerektiren durumlar şunlardır:


  • Ayakta tedaviye uyum göstermeme ve sürdürülen tedaviye karşın kişinin klinik durumunun giderek bozulması

  • Ayakta tedaviye yanıt vermeyen, kişinin işlevselliğini, iş ve aile yaşamını bozan belirtilerin bulunması

  • Ayakta tedavi ile üstesinden gelinemeyecek, tehlikeli, dürtüsel davranışların olması

  • Başkalarına kötülüğünün dokunma olasılığının bulunması

  • Kendini öldürme dürtülerinin denetim altına alınamaması ya da kendini öldürme girişiminde bulunmuş olma


Dürtü denetiminin ortadan kalkması ya da yargılama bozukluğu ile giden, gelip geçici psikoz dönemlerinin olması Uzun süreli hastaneye yatırılmayı gerektiren durumlar şunlardır:


  • Sürekli olarak kendini öldürmeye bir eğilim gösterme ya da kendine zarar verme girişimlerinin olması

  • Başkalarına, sürekli saldırgan bir tutum gösterme olasılığının bulunması

  • Yaşamsal önemi olan, dirençli bir ruhsal hastalığın eşlik etmesi

  • Bir madde bağımlılığının eşlik etmesi


SKB olanlar güvenebilecekleri ilişkiler kurma ve bunları sürdürme konusunda zorluklar yaşarlar. Bu nedenle, tedaviye katılım ve uygunluğun açıkça belirtilmesi önemlidir. Uzun süreli psikoterapi, kişinin kişilerarası sorunlarını çözmesine, olumlu kişilik değişiklikleri yapmasına ve genel işlevselliğini düzeltmesine yardımcı olabilir. İlaç tedavisinin duygusal çalkantılar, kaygı, çökkünlük, öfke, dürtüsellik ve kendine zarar verme gibi belirtilerin tedavisinde etkili olduğu bilinmektedir.


Ancak, ilaçlar kişilerarası sorunlar veya diğer SKB özellikleri üzerinde etkili olmayabilir. Tedavi sırasında, bırakılma korkusu, sürekli kendine zarar verme, dürtüsellik veya işbirliği yapmama gibi belirtiler terapinin etkinliğini azaltabilir. Bu nedenle, tedavi öncelikleri belirlenirken bu belirtilerin yanı sıra eşlik eden ruhsal bozukluklar ve diğer kişilik bozuklukları da dikkate alınmalıdır. SKB'nun özellikleri heterojendir ve her bireyin kendine özgü bir öyküsü vardır, bu nedenle tedavi yaklaşımı esnek olmalı ve kişinin ihtiyaçlarına uygun şekilde şekillendirilmelidir. Bu nedenle, tedavi süreci boyunca kişinin değişen ihtiyaçlarına uyum sağlanmalıdır. Sınırda kişilik bozukluğu çok yönlü bir durumdur ve her bireyin semptomları farklılık gösterebilir. Ancak gösterilen belirtiye ya da özel davranışsal boyuta göre ilaç tedavisi verilir. Duygulanım bozukluğu belirtilerinin ilaçla tedavisi: Kişide,


  • duygudurum oynaklığı

  • dışlanma duyarlılığı

  • ağır bir çökkünlüğe uğrama

  • uygunsuz yoğun bir öfke ya da öfke patlamaları


varsa izlenecek yol şöyledir: Bir SSRI (20-80 mg/gün fluoksetin, 100-200 mg/gün sertralin) ya da benzer bir antidepresanla (375 mg/gün'e dek venlafaksin ya da 225 mg/gün'e dek venlafaksin XR) tedaviye başlanır. Deneme tedavisi süresi en az 12 hafta olmalıdır. Yeterince etkili olunmuşsa tedavi bir-üç yıl sürdürülür. Tedavi sonlandırılmadan önce, kişinin başa çıkma becerilerinde ve kişilerarası ilişkilerinde belirgin bir iyileşme görülmelidir. Eğer yeterince etkili olunmamışsa, ikinci bir SSRI veya benzer bir antidepresan denenebilir. Fluoksetine yanıt vermeyen bir kişi, sertraline yanıt verebilir veya tam tersi olabilir. Tedavi yeterince etkiliyse devam edilirken, etkili olunmamışsa düşük dozda antipsikotik (öfke belirtileri için) veya klonazepam (kaygı belirtileri için) eklenir. Uzun süreli tedavide, SSRI'lara ek olarak klonazepamın en iyi benzodiazepin olduğu düşünülmektedir. Eğer tedavi yeterince etkili olmazsa, lityum, karbamazepin, okskarbazepin veya valproat eklenir veya kullanılan ilaçlar değiştirilir. Dürtüsel-davranışsal denetim altına alamama belirtilerinin ilaçla tedavisi: Kişide,


  • dürtüsel saldırganlık,

  • kendini öldürmeye kalkışma ya da kendine kötülüğü dokunabilecek davranışlar


varsa izlenecek yol şöyledir: Bir SSRI'la tedaviye başlanır (20-80 mg/gün fluoksetin, 100-200 mg/gün sertralin gibi). Yeterince etkili olunmuşsa tedavi devam eder. Yeterince etkili olunmamışsa düşük dozda antipsikotik eklenir. Hiç etkili olunmamışsa ilaç değişikliği yapılır ve düşük dozda antipsikotik eklenir. Yeterince etkili olunmuşsa tedavi devam eder. Yeterince etkili olunmamışsa lityum eklenir. Etkili olmazsa karbamazepin, okskarbazepin veya valproata geçilir. Hiç etkili olunmamışsa lityuma başlanır. Eğer lityum etkisizse, karbamazepin, okskarbazepin veya valproata geçilir. Tedavi yeterince etkili ise devam edilir. Eğer hiç etkili olunmamışsa, atipik bir antipsikotik eklenir. Bilişsel-algısal belirtilerin ilaçla tedavisi: Kişide


  • Kuşkuculuk ve paranoid düşünce,

  • alınma (referans) düşünceleri,

  • gerçekdışılık (derealizasyon),

  • kendine yabancılaşma (depersonalizasyon),

  • yanılsamalar ya da varsani benzeri belirtiler


varsa izlenecek yol şöyledir: Düşük doz antipsikotik bir ilaçla tedaviye başlanır (1-4 mg/ gün haloperidol, 2.5-10 mg/gün olanzapin ya da 1-4 mg/ gün risperidon gibi). Deneme süresi dört-altı hafta olmalıdır. Eğer yeterince etkili olunmuşsa, tedavi devam eder ve genellikle 12 hafta sürer. Yeterince etkili olunmamışsa veya hiç etkili olunmamışsa, ilacın dozu artırılır (örneğin, haloperidol 4-6 mg/gün'e çıkarılabilir). Yeniden deneme süresi dört-altı hafta olmalıdır. Yeterince etkili olunmuşsa tedavi sürdürülür. Yeterince etkili olunmamışsa, bir SSRI eklenir. Hiç etkili olunmamışsa ve belirgin duygulanım belirtileri mevcutsa bir SSRI eklenir. Duygulanım belirtileri hafifse, daha önce denenmemiş bir ikinci kuşak antipsikotik ilaca geçilir, klozapin de dahil olabilir. Ayrıca, eşlik eden başka bir bozukluk varsa (örneğin, duygudurum bozukluğu, madde kullanımı ilişkili bozukluk, yeme bozukluğu, ruhsal örselenme sonrası bunalım, bir kaygı bozukluğu, kimlik çözülmesi bozukluğu ve dikkat eksikliği/aşırı hareketlilik bozukluğu), bu da tedavi edilmelidir.



  1. Sonuç


Sınırda Kişilik Bozukluğu (SKB), duygusal iniş çıkışlar, dürtüsel davranışlar ve kimlik karmaşası gibi belirtilerle kendini gösteren karmaşık bir ruhsal bozukluktur ve SKB'nun oluşumunda biyolojik, genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığını göstermektedir. SKB, diyalektik davranışçı terapi (EDT) ve ilaç tedavileri ile tedavi edilebilir fakat uzun süreli sonuç için EDT tedavisi tercih edilir.



  1. Kaynakça:


(n.d.). Wikipedia. Retrieved April 17, 2024, from https://emedicine.medscape.com/article/913575-differential?form=fpf ,. (2024, March 5). , - YouTube. Retrieved April 17, 2024, from https://link.springer.com/content/pdf/10.1007/s11920-020-01164-1.pdf BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU: BİR GÖZDEN GEÇİRME Mine ALGAÇ KUTLU I. Giriş Borderline Kişilik Bozukluğu (BKB), gen. (n.d.). DergiPark. Retrieved April 17, 2024, from https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/557420 Borderline Kişilik Bozukluğu Nedir? (n.d.). Medical Park. Retrieved April 17, 2024, from https://www.medicalpark.com.tr/borderline-kisilik-bozuklugu/hg-2485 Borderline kişilik bozukluğu nedir ve ilişkileri nasıl etkiler? (2022, December 22). BBC. Retrieved April 17, 2024, from https://www.bbc.com/turkce/articles/cyr57y3m0d8o Borderline Personality Disorder: Causes, Symptoms & Treatment. (2022, May 20). Cleveland Clinic. Retrieved April 17, 2024, from https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/9762-borderline-personality-disorder-bpd Hastalıklar Borderline Kişilik Bozukluğu Nedir? Belirtileri Nelerdir? (n.d.). Memorial. Retrieved April 17, 2024, from https://www.memorial.com.tr/hastaliklar/borderlinekisilik-bozuklugu-nedir

bottom of page