top of page

Kör Baykuş Eserinde Anlatıcının Ailesine Dair Duygularının Yarattığı İç Çatışmanın İncelenmesi


Sadık Hidayet’in Kör baykuş eserinde, anlatıcının ailesinden kaynaklanan karmaşık ve çelişkili duyguların bilinç altında şekillendirdiği iç çatışmalar mevcuttur. Yaşadığı iç çatışmaların temelinde annesinin onu terk edişi ve babasının belirsizliği bulunmaktadır. Çocukken yaşadığı ailevi tramvaların etkisinin altında kalarak, geçmişiyle ve kimliğiyle barışık olmaya çalışması çeşitli komplekslerle boğuşması neden olmaktadır. Bu makalede, annesinin anlatıcıyı çocukken yanlız bırakması ve baba figürünün yoksunluğu nedeniyle ortaya çıkan tramvaların karakter üzerine etkisi ve doğruduğu sonuçlar incelenecektir.

           

“Ben bu rakkase'yi, annemi yani, gözümün önüne getiriyorum”(syf. 47) hatırlaması mümkün olmayacak kadar küçük bir yaşta annesinin onu terk etmesinden dolayı, annesi hakkında olan bütün bilgileri dadısının ona anlattığı hikayeler ile kendi hayal dünyasının birleşiminden oluşmaktadır. Bireyin karakter gelişimindeki en önemli unsurlardan biri, annesi, tarafından terk edilmesi ve sevgi görmemesi, sevginin bir hak değil hak edilmesi gereken bir unsur olduğunu düşüncesini ve değersizlik hissini doğrumaktadır. Bilinç altında oluşan bu duygular anlatıcının aşağılık   kompleksi yaşamasına ve kadınlara karşı hem özlem hem de nefret beslenmesine neden olmuştur.”Hangisi sağ kalırsa onun olacakmış annem.”(syf 48) Annesi anlatcıyı doğduktan sonra babası ve amcası arasında seçim yapmak zorunda kalmıştır, bunun sonucunda babası öldüğünü düşünmektedir, her ne kadar kimin öldüğü hakkında bir belirsizlik olsa da. Babasının ölüm nedenin annesinin sevgiyi maddeleştirmesi olması anlatıcının bilinçaltında daha derin nefret duygukarı uyandırmıştır. Yani sevgiyi şiddete yönelterek geri dönüşü olmayacak bir yola girmiş olur. Anlatıcı bu yüzden kendi özelliklerini küçümsemekte ve bazı değerlere sahip olmadığını düşünmektedir. “Dadım, halamın kızını, yani o kahpeyi de emzirmiş.”(49) Karısına, “kahpe” şeklinde seslenişi annesi nedeniyle bilinçaltında yaşanan nefret ve özlem içerikli karmaşık duygularının sembolüdür.

           

“Ben babamı da hep böyle düşünmüştüm.” Anlatıcının babası hakkında bildikleri, annesiyle benzer olarak sadece dadısından duyduklarıdır ve anlatıcının hayatında belirsiz bir pozisyona koyar. “Sonra amcam ya da babam, rakkaseyi ve beni alıp işlerini takibe Rey'e gitmiş ve beni kız 49 kardeşine, yani halama emanet etmiş.”(syf 48) hayatı boyunca babasının mı amcasının mı hayatta olduğunu bilmeyecektir ve bu durumun farkındadır. Bu belirsizlik ve doğrudğu halüsülasyonlar, anlatıcıyı içinden çıkması mümkün olmayan ikilemlere mahrum bırakmıştır. “Hayat ve ölüm, ebedî bir çemberdir.”(101) Anlatıcı ölümden hem korkmakta olduğunu söylemekte hem de tek çaresinin ölüm olduğunu ve bunu kabullendiğini iddia etmektedir.

           

Bilinçaltında bastırılmış duygular sonrasında daha derin etkiler yaratmaktadır. Annenin terk etmesi kadınlara karşı güvenini sarsrıp, değersizlik duygusunu yaratmıştır.  Babasının ise anlatıcının hayatındaki belirsizliği halüsülasyonlara neden olmuştur.  Bu bağlamda, "Kör Baykuş" eserindeki anlatıcının karakterinin derinliklerinde yatan ailevi etkiler, onun kimliğini ve hayata bakışını önemli ölçüde şekillendirmiştir.


İdil Karataş

bottom of page