top of page

Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Jakobenist Modernleşme Çabaları ve Etkilerinin Sessiz Ev Eseri Üzerinden İncelenmesi

18. yüzyılda ortaya çıkan Fransız Devrimi’nin en temel sebebi toplumun hem havas hem de avam kesimin bilimin ışığında gerçekleşecek olan reform istekleriydi. Bu yüzden de pozitivizm veya materyalizm gibi din-dışı öğretileri destekleyen akımlar ortaya çıktı. Avrupa’da yayılan bu akımlar Osmanlı’da Sessiz Ev eserindeki Selahattin karakterinin de içinde bulunduğu aydın kesimde karşılığını buldu. Bu kesim Osmanlı’nın modernleşmesinin gerektiğinin ve istenilen modernleşmenin ise pozitivist ve materyalist akımlar sayesinde gerçekleşebileceğini savunurken avam kesimin bu görüşlerden haberi yoktu. Bu yüzden de Osmanlı’nın aydınları kendi görüşlerini bu avam kesime dikte ederek jakobenist bir modernleşme çabasına giriştiler. Her ne kadar bu çabaları Osmanlı’nın yıkılışını engelleyemese de yeni kurulan Cumhuriyet’teki modernleşme jakobenist bir şekilde gerçekleşti. Sessiz Ev eserinde de Orhan Pamuk bu jakobenist modernleşmeyi ve geçmişten günümüze kadar gelen etkilerini incelemektedir. Bu çalışmada ise Sessiz Ev üzerinden Cumhuriyet öncesindeki ve sonrasındaki dönemde olan jakobenist modernleşme ve etkileri çıkarımlarla açıklanacaktır ve alıntılarla desteklenecektir.


20. yüzyılda bu jakobenist modernleşmenin başını çekenlerden biri pozitivisitlerdir. Lakin, pozitivizmin Türkiye’ye taşıyıcılığını üstlenen özel bir aydın zümresinden veya teşkilattan söz etmek mümkün değildir (Uğurlu ve Balık, 2310). Yine de Selahattin’in pozitivist ve materyalist Osmanlı aydınlarını temsil ettiği çıkarımının yapılması güç değildir. Selahattin’in pozitivist olduğu çıkarımı “...bütün bu bilimi biz, yalnız oradan alıp buraya taşımak değil, yeniden bulmak zorundayız da yazmış.” (Pamuk, 24) ve “...bilimin vazgeçilmezliğini ve bizde her şeyin bilimsizlik yüzünden böyle sefil olduğunu düşü nüyorum, bizde de bir rönesans, bir bilim uyanışı gerektiğini artık kesinlikle anlamış vaziyetteyim...” (Pamuk, 56) alıntıları ile desteklenebilir. Selahattin’in bilimin önderliğinde modernleşme hayali için sarfettiği emekler jakobenist çabalardan öteye gidemeyecektir ve bu çabaları ters tepecektir.


Eserde jakobenist modernleşme çabasının ve etkilerinin örneklerinden biri alkol tüketiminin metaforik kullanımıdır. Eserde alkol, pozitivizmin desteklediği dinden bağımsız bilimsel bilginin metaforu olarak kullanılmıştır. “Ansiklopedinin yorgunluğunu alsın ve aklımı açsın diye içiyorum...” (Pamuk, 17) alıntısında alkol yani din-dışı öğretiler bu öğretileri halihazırda benimsemiş aydın kesimden olan Selahattin için ona bilim ışığında ilerlemek için yardımcı olurken alkolün yasaklandığı dine mensup olan Fatma için din-dışı öğretiler içeren pozitivist bilim “...limon ve zehir gibi...” (Pamuk s.18) anlamına gelmektedir. Dindar olan kesim ilk başta bu din-dışı öğretilerle karşılaştığında Fatma’nın alkolü “Sonra dehşete düştüm, pişman oldum, hemen ağzımı çalkaladım, bardağı döküp kaç kere yıkadım ve başım dönecek diye merakla bekledim, yere yıkılmayayım diye oturdum...” (Pamuk 18) alıntısı ile reddetmesi gibi bu din-dışı, pozitivist öğretileri reddedecektir. Bunun sonucunda “...hadi iç Fatma, senin aklının kurtuluşu için, bak kocan istiyor bunu senden, hadi ne olur...” (Pamuk 18) alıntısında olduğu gibi aydın kesim; din-dışı, pozitivist öğretileri benimsemenin yararlı olduğunu jakobenist bir şekilde dikte etmeye çalıştığında müslüman kesim bunu reddetmenin yanı sıra Fatma’nın Selahattin’i “...yılan kılığına girmiş yalan...” (Pamuk 18) şeklinde tanımlayıp eşi Selahattin’den soğuması ve uzaklaşması gibi aydın kesimin ülkeyi modernleştirme çabaları halk tarafından karşılık bulmayacaktır ve Selahattin gibi jakobenistlerin çabaları beklenen etkiyi göstermeyip ve ters tepecektir.


Jakobenist modernleşmeyi gerçekleştiren tek kesim aydınlar değildir aynı zamanda Cumhuriyet rejiminin gerçekleştirdiği jakobenist yenilikler de vardır. “Yahudi'nin öteki gelişinde getirdiği gazetedeki Müslümanların başlarında Hıristiyan şapkalarından başka, altlarında da Hıristiyan harfleri vardı.” (Pamuk 90) alıntsından bir gün içinde Resmi Gazete’de yayınlanan bir kanun ile değiştirilen alfabenin yine müslüman kesim tarafından benimsenmemesinin yanı sıra “Bir günde bütün ansiklopedim altüst oldu dediği...”(Pamuk 90) alıntısından bu bir gecede yapılan yeniliğin aydın kesimi de olumsuz etkilediği görülmektedir. Cumhuriyet’in modernleşmesi jakobenist özelliği taşımasından dolayı “çünkü bak 27 Mayıs'ın yıldönümü geliyor, askerler bir darbe daha yapacak diyorlar.” (Pamuk 180) alıntısından Cumhuriyet’in ilerleyen yıllarından bu jakobenist modernleşmenin etkisinin yitirildiği ve etkisinin geri kazanılmasının tek yolunun yine jakobenist bir eylem olan askeri darbe olduğunun toplum tarafından da benimsendiği görülmektedir.


Sessiz Ev eserinde Orhan Pamuk; özellikle, pozitivist bir aydın olan Selahattin üzerinden 20. yüzyılda Türkiye’de gerçekleşen modernleşme hareketlerinin dönemin aydın kesiminin jakobenist çabalarından ibaret olduğunu ve bu yüzden de halk tarafından karşılık bulamadığını işlemiştir. Bunun sonucunda ne Cumhuriyet’in kurucu değerleri zamanla etkisini koruyabildiğinden dolayı istenilen kalkınma gerçekleşebilmiştir ne de ülkede pozitivist ve materyalist bilimin ışığında bir aydınlanma ile kalkınma yaşanabilmiştir. Pamuk, eserde Türkiye’nin doğru bir şekilde modernleşebilmesi ve kalkınabilmesi için tevekkülü benimseyen pozitivist bir bilim anlayışı önderliğinde aydınlanmanın gerektiğini işlemiştir.



Kaynakça:

Kaplan, Sefer. Orhan Pamuk’un “Sessiz Ev” Romanında Şahıs Kadrosu. 2002.

Orhan Pamuk. Sessiz Ev. 1983. Yapı Kredi Yayınları, 2019.Seyit Uğurlu ve Macit Balık. “Sessiz Ev’in Hayaleti: Güdük Bir Aydınlanma Projesi.”

Turkish Studies, vol. 4, no. 8, 2009, pp. 2307–39, https://doi.org/http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.1046.

bottom of page