top of page

Bülbülü Öldürmek Eserinde Kurgulanan Maycomb Kasabası Toplumunun Kültürel Bedenlenme Odakları Çerçevesinde Analizi

Harper Lee’nin Bülbülü Öldürmek eseri, 1930’ların Alabama’sında, Maycomb isimli kurgusal bir kasabada geçer. Bu kasaba ile Harper Lee, bireylerin toplumsal normlar karşısındaki duruşlarını ve bir toplumun iç dinamiklerini ele almıştır. Kasaba halkının ekonomik ve sosyal yapısı, bireylerin davranışlarını ve toplumsal ilişkilerini şekillendiren bir etken olmuştur. İnsanların sınıflarına ve ırklarına göre ayrışmaları, bu toplumun tabakalaşması için zemin oluştururken, toplumsal ön yargılar bu yapıyı daha da sağlamlaştırır. Bu yapının etkisi ile kasabadaki her birey şekillenir. Maycomb’un, ayrımcılık ve adaletsizliğin var olduğu ve olacağı bir toplum olarak şekillenmesi, bir yandan bireylerin hayatlarını şekillendirirken bir yandan da kolektif bir kültür ile biçimlenmeyi, kültürel bedenlenmeyi, temsil eder. Bu doğrultuda, bir tarafta “Maycomb Toplumunda Sınıfsal Ayrımcılığın Kültürel Bedenlenmeye Etkisi”, diğer tarafta ise “Irkçılığın Toplumun Kolektif Bedenlenmesine Yansıması” gibi iki temel noktayı ele almak, romanın sunduğu çok katmanlı toplumsal manzarayı daha net bir şekilde ortaya koymaya katkı sağlayacaktır.


Eser, kendine özgü bir düzene sahip olan Maycomb kasabasını tarif ederken, insanlar arasındaki görünür ve görünmez çizgileri okuyucunun gözü önüne serer. Kasabanın ileri gelen aileleri, özellikle Finch ailesi, köklü bir saygınlığa sahipken, Cunningham ve Ewell aileleri gibi daha yoksul aileler toplumun alt basamaklarında konumlanır. Burada dikkati çeken husus, ekonomik güç ya da aile geçmişi gibi faktörlerin, karakterlerin birbirleri veya diğer insanlara karşı olan iletişimine bile yansımasıdır. En başta ekonomi tarafından etkilenen ‘sosyal sınıf’ farklılıkları gibi gözükse de, toplumun sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi olarak ‘tabakalaşmasına’ yol açar. Marx Weber’in tabakalaşma kuramında ‘sosyal sınıf’ ve ‘tabakalaşma’ ilişkisi aşağıdaki gibi açıklanmıştır.


Ama sosyal düzen ile ekonomik düzen özdeş değildir. Ekonomik düzen, ekonomik mal ve hizmetlerin dağıtım ve tüketiminden ibarettir. Sosyal düzen ise önemli ölçüde ekonomik düzen tarafından belirlenir ve tabii karşılığında da ekonomik düzeni etkiler. Bu belirlemelerden hareket eden Max Weber, “sınıfları”, “statü gruplarını” ve “partileri”, bir topluluk içindeki güç dağılımıyla ilgili olgular olarak görür. Bir başka deyişle sınıflar, statü grupları ve partiler Weber’in tabakalaşma kuramının nirengi noktalarını oluşturmaktadır. (İnce 309)


Scout’un Walter Cunningham Jr.’ı akşam yemeğine davet ettiği sahnede, çocuğun kendi aile ortamından öğrendiği davranışları sürdürmesi, sınıfsal konumun bedenle ne denli iç içe olduğunu gösterir. Scout, bir noktada Walter’ın tabağına şurup dökmesini yadırgar ve Calpurnia, Scout’a “ ‘Bizim gibi yemek yiyemeyen insanlar var.’ diye fısıldadı hışımla. ‘Ama masada bunu onların gözüne sokman gerekmiyor.’”(Lee 38). Bu tepkinin ve sınıfsal ayrımın göz önünde bulundurulması, yoksul bir ailenin çocuğunun, kendi evinde edindiği belli alışkanlıkları, Finch ailesinin daha saygın masasında kullanmaya çalıştığı için ortaya çıkar. Böylece, ekonomik koşullar sonucunda değişiklik gösteren yemek yeme adabının bile, kişinin toplum tarafından algılanışını doğrudan etkiler ve bu algılama işlemi sonucunda toplum ‘yoksul kesim’ olarak sayılan kişilerle olan iletişimini şekillendirir.


Benzer şekilde, Ewell ailesinin kasabada toplumun en alt tabakasında konumlandığı, ama buna rağmen Maycomb’daki toplumsal tabakanın açıklarından faydalandığı görülür. Ewell’ların, özellikle de Bob Ewell’ın saldırgan ve kaba tavırları, Maycomb’da normalde dışlanabilecek türden davranışlardır. Ancak Bob Ewell, toplum tarafından ‘yoksulluk’, ‘eğitimsizlik’ gibi kalıplar ile anılır ve bu nedenle kasabanın yoksul kesiminden bir parçası olarak alınır. Mayella Ewell ise ten rengi ile gelen ayrıcalıklarını kullanarak, Tom Robinson’a attığı iftira ile kasabayı alevlendirerek, toplumsal bir silah hâline getirir. Atticus,


“Dahası, beyaz bir kadının haline ‘üzülecek’ kadar büyük bir cesarete sahip olan, sessiz sakin, saygın ve mütevazı bir siyah adam, iki beyaz insana karşı ifade vermek zorunda kaldı. Size bu iki beyaz kişinin kürsüdeki hal tavırlarını ve davranışlarını hatırlatmama gerek yok. Onları kendi gözlerinizle gördünüz. Maycomb İlçesi şerifi haricinde, mahkemenin tanıkları ifadelerinden şüphelenmeyeceğinize, tüm zencilerin yalan söylediği, tüm zencilerin temel olarak ahlaktan yoksun yaratıklar olduğu ve hiçbir zenci erkeğe kadınlarımızın yanında güvenilmeyeceği gibi korkunç bir varsayım kabul edeceğinize dair küstahça bir özgüvenle sizlerin, yani bu mahkemenin karşısına çıktılar.” (Lee 260)


Ewell ailesi alt tabakadan bir aile olmasına rağmen mahkeme sürecinde Tom Robinson’un ırkından yararlanarak, alt seviyede olmalarına rağmen beyaz olmanın ayrıcalığından yararlanmıştır. Böylece, sınıfsal ayrımın ortaya çıkardığı öfke ve suçluluk duygusunun, bir ten rengi ile ve bu ten rengi ile gelen ayrıcalıkları kullanarak değiştirebileceği görülür. Bu noktada, sosyal tabakanın alt basamağında yer alan Ewell ailesi, kendi sosyal ve kültürel özellikleri ile birlikte, toplumun ırklara karşı olan ön yargılarını kullanarak kendilerini daha yüksek bir konuma yerleştirmeye çalışırlar.


Tom Robinson’ın suçsuz olmasına rağmen mahkûm edilmesi, Maycomb’daki ön yargının somut bir örneğidir. Mahkeme salonunda siyahlarla beyazların ayrı oturması, mekânın bile ırk ayrımını bedenler üzerinden yansıttığını gösterir. Nitekim, siyahların üst kattaki balkonda beyazların ise aşağı tarafta oturması bahsedilen fiziksel ayrışmayı temellendirdiğigibi siyahların fiziksel olarak daha yüksekte oturması, toplumsal tabakanın tezatını yansıtan bir ironi taşır. Atticus’un “İnsanlarca kurulmuş bütün kurumlar gibi bunların da kusurları vardır ama bizim ülkemizde mahkemeler insanlar arasında en üst düzeyde eşitliğin gözetildiği kurumlardır, bizim mahkemelerimiz açısından insanlar eşit yaratılmıştır. ” (Lee 262) vurgusuna rağmen, Tom Robinson’ın maruz kaldığı adaletsizlik, kararı veren bireylerin ve Atticus’a karşı duran bireylerin toplumun normlarını kabul ederek adil olmayan bir sonuca ulaştıklarını gösterir. Siyah bireylerin mahkeme çıkışında Atticus’a ayağa kalkarak gösterdiği saygı, ötekileştirilenler olan siyahların içinde taşıdığı dayanışma ve onur duygusunu sembolize eder. Öte yandan farklı bir tabakaya bakarsak Öcü Radley, ırk ayrımı dışında ‘öteki’ olana duyulan genel güvensizliğin bir yansımasıdır. Görünmez bir figür olarak kasabanın korku ve söylentilerle dışladığı Öcü, aslında duyarlı ve yardımsever biridir. Ona atfedilen efsaneler, toplumun bilinmeyene karşı duyduğu korkunun abartılı bir ürünüdür. Öcü’nün karakteri, Maycomb toplumunun yalnızca ırk ve sınıf üzerinden değil, farklı olana karşı duyduğu genelleşmiş korku ve dışlama eğilimleriyle şekillendiğini gösterir.


Maycomb kasabasındaki kültürel bedenlenme, toplumsal yapıdaki ayrışmaların fiziksel, mekânsal ve sembolik düzeylerde nasıl vücut bulduğunu ortaya koyar. Irk ve sınıf temelli ayrımlar, bireylerin günlük yaşamlarını şekillendirirken siyahlarla beyazların mekânsal olarak ayrıldığı mahkeme salonu, bu ön yargının mekân aracılığıyla nasıl pekiştirildiğini açıkça gösterir. Öcü Radley’nin ‘öteki’ olarak dışlanması, toplumsal ön yargıların yalnızca ırksal değil, farklı olana karşı duyulan kabullenilmiş bir güvensizlik olduğunu kanıtlar. Siyah bireylerin Atticus’a gösterdiği saygı ve Atticus’un toplumun genelinden ayrı olarak herkese eşit davranılması gerektiğini düşündüğü için Tom Robinson’ı elinden geldiğince savunması toplum normlarına ters düşer ve toplumun Atticus’a karşı bazı tavırlar ortaya koymasını sağlar. Yine de Tom Robinson davasının adil olmayan sonucu toplum tarafından benimsenmiş ön yargıların derin etkilerine dikkat çeker. Harper Lee’nin Bülbülü Öldürmek eseri, Maycomb kasabası üzerinden yalnızca 1930’lar Amerika’sını değil, evrensel düzeyde toplumsal ön yargıların toplumun nasıl kültürel bedenlenmesine yol açtığı ve ırk, sosyal, ekonomik, kültürel gibi alanlarda farklılaşmış tabakaların oluştuğunu okuyucuya sunmaktadır.

 


Kaynakça:

Lee, Harper. Bülbülü Öldürmek. Belgin Selen Haktanır. Epsilon Yayınevi, 2023.İnce, Murat. "Toplumsal tabakalaşma ve eşitsizlik." Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 19.1 (2017): 294-319.

 

bottom of page