top of page

Bülbülü Öldürmek Eseri Üzerinden “İdeal İnsan” Temsili Bireyin Doğası Gereği Toplumdan Ayrı Kalmaya Mahkum Olması

İnsanlık, varoluşunun başlangıcından itibaren davranışlarını takdir ve taklit edebileceği örnek bir canlıya ihtiyaç duymuştur. Avcı hayvanları gözlemleyerek avlanmayı, yuva yapanları izleyerek ev yapmayı öğrenmiştir. Zamanla beraber insanlık ve bu doğrultuda insanlığın ihtiyaçları, insandan beklentiler de değişim göstermiştir. Örnek alacak figür arayışlarına da kendi içlerinde devam etmişlerdir. Böylece toplumlarda belirli beklentileri karşılayan kişiler rol model, diğer bir deyişle “ideal insan” olarak ön plana çıkmışlardır. Herkesin bir örnek insan modeli bulunmaktadır, bazıları bu modelleri gerçek hayatta bulabilecek kadar şanslıdır fakat bazıları yalnızca akıllarında yer alan bir hayale ulaşmaya çalışmaktadır. Bireyler yaşamları içerisinde oluşturdukları ürünlerde ve eserlerde kendi ideal insanlarına yer verme eğilimindedirler. Çoğu kitapta ve filmde baş karakterlerin örnek aldığı bir yan karakter yer alır, bazen de rol model direkt baş karakterin kendisidir. Bülbülü Öldürmek eserinde ise Harper Lee tarafından okuyucuya sunulan ideal insan temsili birey ana karakter olan Jean Louise Finch (Scout)’in babası Atticus Finch’tir. Eser içerisinde Atticus, gerek kendi çocukları gerekse okuyucu için ebeveynlik, bağlı olduğu prensipler vb. açılardan örnek davranışlar sergilemekte fakat bu süre zarfınca toplumdan pek çok eleştiri almaktadır. Atticus ve çocuklarının maruz kaldığı yorumlar okuyucunun aklında “İdeal insanın ortaya çıkışı neden ve hangi kriterler bağlamında olmaktadır? Toplumdan uzaklaşmaya mahkum mudur?” sorularının şekillenmesine olanak sağlamaktadır.


Tarih boyunca ideal insanı tanımlamak amacıyla birçok kavram kullanılmıştır. Budizm’in Nirvana noktası, Maslow Piramidinin en üst tabakası, çeşitli dini önderler ve toplum liderleri insanlarca rol model olarak kabul görmüştür. Bu betimlemeler incelendiğinde temelde iki model olarak ayrılmaktadırlar; kendi gelişimine, varlığının en üst sınırlarına ulaşmaya odaklanmış birey ve güçlü etik prensipler belirlemiş, bu prensipler çerçevesinde hayatını kurmuş birey. Meslek hayatını avukat olarak sürdüren Atticus Finch bahsedilen ikinci model insan grubuna girmektedir. “En önemli nedeni, savunmasaydım, bu kasabada insan içine çıkacak yüzüm olmazdı, yasama meclisinde bu ilçeyi temsil edemezdim, hatta ne sana ne de Jem’e bir daha bir şeyi yapmamanızı söyleyebilirdim.” (Lee, 2014) Alıntısından Atticus’un katı prensiplere bağlı olduğu çıkarılabilmektedir. Bu sözü ile Scout’a, Tom Robinson isimli bir siyahiyi neden savunduğunu açıklamaktadır. Mesleği ve kendi inançları gereğince her bireyi hakları bakımından eşit tuttuğu bir yaklaşım sergilemektedir. Bu prensibine aykırı bir davranışta bulunması durumunda ise kendisini vicdanen affedemeyeceğini ve birçok hakkının kendi gözünde yiteceğini söylemektedir. Atticus bu düşünceleriyle evrensel ahlak ilkelerine okuyucuya örnek teşkil eden bir bağlılık göstermektedir. Atticus’un başka bir özelliği de çocuklarının savunma gereği hissedecek kadar rol model aldığı bir baba figürü olmasıdır. “Okul arkadaşlarımızın babalarının yaptığı şeyleri yapmazdı; asla ava gitmez, poker oynamaz, balık avlamaz, içki, sigara içmezdi. Salonda oturur okurdu.” (Lee, 2014) Bu cümleler baş karakterimiz tarafından babası Atticus’u betimlemek için sarf edilmiştir. Alıntıda bahsedilen özelliklerinin yanında Atticus, Scout’a ve Jem’e karşı hiçbir zaman şiddet uygulamamış, akademik ve sosyal eğitimlerini takip ederek yeri geldikçe desteklemiştir. Atticus Finch; örnek bir ebeveyn olması, etik prensiplere sahip olması ve bu bağlamda insanlara önyargısız yaklaşması kriterleri açısından “ideal insan” niteliklerini karşılamaktadır. 


Toplum, uzlaşmadığı ve geleneklerine ters düşen görüşleri dışlama eğilimindedir. Benzer şekilde birey de ideolojisini adapte edemediği toplumdan uzaklaşır. Ele alınan ideal insan modelleri için de bu kurallar geçerlidir. Kendini geliştirmeye adamış ve sınırlarına ulaşmak isteyen kimse, kendini dünyevi zevklerden ve toplum yargılarından soyutlamak durumundadır. Bu durumun en uygun örneği kişilerin kendi iradelerini kontrol etmeyi öğrenerek ulaştığı Budizm’in Nirvana noktasıdır. Hayatını belirlediği etik prensipler çevresinde kurgulayan birey ise büyük kesimi çıkarları doğrultusunda hareket eden toplum içerisinde azınlık olarak kalır. İlerleyen süreçte de susturulmaya çalışılır, eleştiriye tabi kalır ve günün sonunda toplumdan dışlanmış olur. Bülbülü Öldürmek eserinin geçtiği Maycomb Kasabası da belirli açılardan yozlaşmış bir halka ev sahipliği yapmaktadır. Toplumda kabadayılıkları ile yer edinmiş Ewell ailesi karşısına bir siyahinin çıkması durumunda bütün mahalle Tom Robinson’a suçlu hükmü giydirmiştir. Maycomb halkı da dönemin ırkçı toplumunun bir parçasıdır. Bağlı olduğu resmi ve gayriresmi ilkeler doğrultusunda Atticus, Tom’u savunmaya çıktığında ise çeşitli eleştirilere maruz kalmıştır. “Büyükannemin dediğine göre, sizi başıboş bırakması kötü bir şey ama şimdi bir de zenci hayranı olduğu ortaya çıktı, Maycomb’un sokaklarında bir daha asla yürüyemeyeceğiz. Aileyi rezil ediyor, onun yaptığına rezil etmek denir.” (Lee, 2014) Bu alıntı Scout’un kuzeni olan Francis tarafından dile getirilmektedir. Atticus prensiplerini takip etmesinin bir sonucu olarak ailesinden bile uzaklaştırıldığı bir duruma varmıştır. Toplum; içerisinde taşıdığı kalıp yargılar doğrultusunda Atticus Finch’e “zenci hayranı” kılıfını örmüş, hem kendisini hem de çocuklarını bu isme göre değerlendirmiştir. Dışlanmayı daha işi ilk kabul ettiğinde göze almış olan Atticus ise duruma aldırış etmeden, çocuklarına da güçlü ve sabırlı olmalarını öğütleyerek süreci yürütmüştür.


Temel iki “ideal insan” modeli de toplumdaki bireyler ve kendilerinden beklentileri tarafından şekillendirilmiştir. Lakin, bu beklentileri karşılamak amacıyla veya sonucunda ödenen bedeller bulunmaktadır. İronik bir şekilde bu bedellerden biri toplumdan ayrı düşmektir. İki model arasındaki fark ise birinde ayrı kalmak bireyin, diğerinde ise toplumun tercihidir. Bülbülü Öldürmek eserinde okuyucuya sunulan Atticus Finch karakteri yozlaşmış toplum arasından evrensel ahlak ilkelerine olan bağlılığıyla sıyrılmaktadır. Prensipleri sonucu karşılaştığı zorbalamaya rağmen davasından vazgeçmeyerek kendince dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çabalamaktadır. Karakterin kendi ailesi dahil herkes tarafından dışlanması, okuyucuya toplumun belirli yargılardan kurtulmaya hazır olmadığını ve önyargılardan arınmış kimsenin doğası gereği yalnızlaşacağını göstermektedir.



Kaynakça:

Lee, H. Bülbülü Öldürmek. Ü. İnce, İstanbul: SEL Yayıncılık, 2014.

ŞİMŞEK, Şahin. “Harper Lee'Nin Bülbülü Öldürmek Adlı Romanında Eğitim Değerleri.” International Journal of Language Academy 6.23 (2018): 81–89. Web.


bottom of page