1984 Kitabında "Propagandanın Psikolojisi" Adlı Makalede "Kusursuz Bir Propaganda İçin Gereken Dört Madde" Başlığının İncelenmesi
- Lara Kökdemir
- 2 Haz 2022
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Ara 2024
Propaganda, bir bireye ya da topluluğa dayatılan fikre körü körüne inanmasını sağlayan bir sistemdir. Propaganda, dünyada bulunan fikir ayrılıklarını kesin olarak ikiye bölmektedir. Olması istenen bir olay; ben dili ile ifade edilmeden, biz dili ile ifade edilerek bireylerin dikkatinin o kısma çekilmesine ve bu fikre önem verilmesini sağlamaktadır. Bireyler, biz dili ile konuşulan ve bilmediği bir konu hakkında olan propaganda tarafından dayatılmış olan fikri analiz etmeden kabul etmektedirler. Özellikle 1984 gibi distopik romanlarda ise propaganda, çoğunlukla iktidar tarafından halka yapılmaktadır. Bu makalede 1984 kitabının içerisinde iktidarın alt kesimlere yaptığı propaganda tekniklerini “Propaganda’nın Psikolojisi” adlı makalede bulunan kusursuz bir propaganda için gereken dört madde başlığı altında incelenecektir.
“Propaganda’nın Psikolojisi” adlı makalede bulunan başlıklardan birincisi “Duyguları Öne Çıkar”dır. Bu başlık çoğunlukla manipülatif söylemler ile bireylerin duyguları üzerinde etki bırakmayı amaçlamaktadır. Bu madde, 1984 romanında “2 Dakikalık Nefret” ve “Nefret Haftası” sıralarında yapılan sunumlarda görülür. Bu sunumlarda sunulan argümanlar “Karşı taraf neden düşman?”, “Karşı taraf bize ne yaptı?”, “Biz neden iyiyiz?”, “Karşı taraf neden kötü?” ya da “Neden karşı taraf ile savaşılıyor?” sorularının cevapları değil, arkada hafifçe çalan duygulu bir müzik ve tezahüratlar eşliğinde konu anlatılmaktadır. Asıl amacı insanları bu fikir hakkında kaynaştırıp coşturmaktır. “Her zaman olduğu gibi, ekranda Halle Düşmanı Emmanuel Goldstein'ın yüzü belirivermişti. İzleyiciler arasında yer yer fısıldaşmalar oluyordu.” (Orwell, 2016: 23) “İki Dakika Nefret izlenceleri her seferinde değişirdi, ama Goldstein'ın başrolde olmadığı bir tek izlence yoktu. Goldstein baş haindi, Parti'nin saflığını bozan ilk kişiydi. Daha sonra Parti'ye karşı işlenen tüm suçlar, tilin ihanetler, baltalama eylemleri, sapkınlıklar, sapmalar doğrudan doğruya onun öğretisinden kaynaklanmıştı. Goldstein, her neredeyse, hala hayattaydı ve fesat karıştırmayı sürdürüyordu; belki denizaşırı bir ülkede yabancı ağababalarının koruması altındaydı, kim bilir, belki Okyanusya' da bir yerde gizleniyor bile olabilirdi; ara sıra böyle bir söylenti dolaşıyordu” (Orwell, 2016 :24)
“Ama Büyük Birader'in yüzü, insanların gözyuvarlannda bıraktığı etki çabucak silinip gidemeyecek kadar güçlüymüşçesine, birkaç saniye daha ekranda kaldı sanki.” (Orwell, 2016: 28) Bu alıntıların içerisinde Goldstein’a karşı olan nefretin ve Büyük Birader’e karşı olan sevginin sonucunda, bu ilk maddenin İç Parti’nin üyeleri dahil Dış Parti ve proleterler üzerinde başarı ile sonuçlandığı anlaşlabilir.
“Propaganda’nın Psikolojisi” adlı makalede bulunmakta olan başlıklardan ikincisi “Propagandayı ‘Biz’ Kalıbına Sok, Karşı Tarafı da ‘Düşman’”dır. Bu başlıkta kitapta yaşanan olayların geçtiği ülke olan Okyanusya’nın her zaman bir savaş içerisinde bulunması ve düşmanlarının her zaman var olması olarak anlaşılabilir. Bu durum, iktidar’ın halkı kendi tarafında ve düşünce safında tutma amacı ile bir düşmanın ya da savaşın olması gerektiğine inanmasıdır. İktidar’ın “Halk, savaştan ya da düşmandan mahrum bırakıldığı zaman, halk üzerinde bastırılmış olan öfke ve nefret duygusunun kendileri üzerine gelir” düşüncesi de bulunmaktadır.
“Şu anda, yani 1984 yılında (gerçekten yıllardan 1984 ise tabii) Okyanusya Avrasya'yla savaşmaktaydı ve Doğuasya'yla bağlaşma içindeydi. Bu üç devletin daha önceleri farklı bir saflaşma içinde oldukları ne resmi ağızlarca ne de birilerince doğrulanmıştı. Aslına bakılırsa, Winston'ın çok iyi bildiği gibi, Okyanusya daha dört yıl önce Doğuasya'ya savaş açıp Avrasya'yla bağlaşmaya girmişti. Ne ki, bu, belleği yeterince denetim altında olmadığı için aklında tutabildiği gizli bir bilgiydi. Bağlaşmalarda resmi olarak bir değişiklik yoktu. Okyanusya Avrasya'yla savaştaydı: Demek, Okyanusya Avrasya'yla hep savaşta olmuştu. O andaki düşman her zaman mutlak kötülüğün temsilcisi olmuştu, o yüzden onunla geçmişte de, gelecekte de herhangi bir anlaşma söz konusu olamazdı. “ (Orwell, 2016: 46)
“Propaganda’nın Psikolojisi” adlı makalenin üçüncü maddesi ise “Bireylere Kadar Gruplara da Ulaş”tır. Bu başlıkta da “Nefret Haftası” ya da “2 Dakikalık Nefret” hakkında değinilmesinin dışında aslında birinci madde ve üçüncü madde birbirleriyle bağlantılı maddelerdir. Bu madde içerisinde “Sürü Psikolojisi” kullanılmaktadır. Bu yüzden 2 dakikalık nefret ya da Nefret haftası halka açık olarak sergilenmektedir. Bu tür etkinlikler aslında tek kişi olarak da izlenebilirdi fakat tek kişi olduğunda nefret ya da öfke duygularının ortaya çıkması, kalabalık bir ortamdayken nefret ya da öfke duygularının ortaya çıkmasından daha zordur. Bu yüzden bu tür etkinliklerin halka açık bir şekilde izlenilmesi tercih edilir.
“İki Dakika Nefret başlayalı daha otuz saniye olmamıştı ki, salondakilerin yansından dizginlenmesi olanaksız öfke çığlıkları yükselmeye başladı. Ekrandaki gamsız koyunsu surat ve arkasındaki Avrasya ordusunun ürkütücü gücü dayanılır gibi değildi; kaldı ki, Goldstein'ın görüntüsü, hatta düşüncesi bile kendiliğinden korku ve öfke uyandırıyordu.” (Orwell, 2016: 25) “Nefret, ikinci dakikasında tam bir cinnete dönüştü. Millet hop oturup hop kalkıyor, ekrandan gelen delirtici koyun sesini bastırmak için avazı çıktığı kadar bağırıyordu.” (Orwell, 2016: 26)
Makaledeki son başlığın adı “Propagandacıyı Olabildiğince Gizle”dir. Bu başlıkta kitapta adı çok fazla geçmesine rağmen Büyük Birader sadece posterlerde ve telekranlarda gözükmektedir. Büyük Birader’i gören ya da görüğü söylenilen kimsenin bulunmamasından dolayı Büyük Birader’in var olması ya da olmaması hakkında kesin bir düşünce yoktur. “Geçmiş yalnızca değiştirilmekle kalmamış, resmen yok edilmiş, diye geçirdi aklından. İnsan, kendi belleği dışında hiçbir kayıt olmayınca en belirgin gerçeği bile nasıl kanıtlayabilirdi ki? Büyük Birader' den söz edildiğini ilk kez hangi yıl duyduğunu anımsamaya çalıştı. Altmışlarda olmalı, diye düşündü, ama kesin bir şey söylemek olanaksızdı. Büyük Birader, hiç kuşkusuz, Parti'nin tarih kitaplarında en baştan beri Devrirn'in önderi ve koruyucusu olarak görünüyordu” (Orwell, 2016: 48)
Sonuç olarak, “Propaganda’nın Psikolojisi” adlı makalenin içerisinde bulunan ilk maddede yapılan sunumlarda duyguların öne çıkarılmasının, iinci maddede karşı tarafı sözler ile kötüleyip kendi tarafını sözler ile iyileştirmenin, üçüncü maddede sürü psikolojisinin kullanıldığını, dördüncü maddede ise propagandacının gizlenmesi 1984 kitabında bu maddelerin tümünün bulunmaktadır. Ayrıca bu propaganda teknikleri başarılı da olmuştur.


