top of page

José Saramago'nun "Körlük" Eserinde Psikolojik Davranışların İncelenmesi ve Hobbes'in Teoremiyle İlişkisi

José Saramago'nun Körlük romanı, insan psikolojisi ve toplumsal dinamikler üzerine derinlemesine inceleme sunan bir eserdir. Körlük salgını sebebiyle karantinaya alınan körler, salgın gibi kriz dönemlerinde insan davranışlarının ne şekilde etkilenebileceğinin bir örneğidir. Bu makalede, romanın ana teması olan körlük durumuyla birlikte karakterlerin psikolojik davranışları incelenirken Thomas Hobbes'in teorisiyle ilişkisi de ele alınacaktır.


Hobbes, insanların doğal olarak bencil eğilimlere sahip olduğunu ve devletin gücünü kabul etmeleri gerektiğini savunur. Bu teori, romandaki körlük salgınıyla birlikte ortaya çıkan kaos ortamı ve toplumsal düzenin çöküşüyle uyumlu bir şekilde ele alınabilir. Roman, körlük salgınıyla birlikte toplumun temel yapılarının sarsıldığı bir dönemi anlatır. Bu salgın, karakterlerin kendi çıkarlarını koruma amacıyla güvene dayalı ilişkileri terk etmelerine neden olur. Körlerin yaşam mücadelesi eserde ''...kalan yiyeceklere sahip olabilmek için körler tekme tokat birbirlerine giriyor, çoğu zamanda yumruklar havayı dövüyor...'' sözleriyle ifade edilmiştir. Yemek bulma iç güdüsüyle hareket eden körler, normalde yapmayacakları davranışlarda bulunarak kaos anında ne kadar bencilce hareket edebileceklerini göstermişler ve Hobbes'in teoremine kanıt olmuşlardır. İnsanlar arasında körlük salgını hızla yayıldığında, toplumsal düzenin bozulmasıyla birlikte egoist dürtüler serbest kalır. Karakterler, hayatta kalma mücadelesi verirken kendi çıkarlarını koruma amacıyla etiketler ve sosyal rolleri bir kenara bırakır. İnsan doğasının karanlık yönleri, bu zorlu koşullar altında açığa çıkar. Bunun yanı sıra, romanda güvene dayalı ilişkilerin zayıflamasıyla birlikte insanların birbirlerine karşı daha şiddetli ve bencil davranışlar sergilediği görülür. Toplumsal düzenin çöküşü, Hobbes'in teorisinin bir yansımasıdır. Karakterler, korku, açlık ve şiddetin hüküm sürdüğü bir ortamda, kendi hayatta kalma mücadelelerini sürdürmek için her şeyi yapmaya hazırdırlar. Eserde insanların kendi çıkarları için ne kadar ileri gidebileceği ''Aradan bir hafta geçti, vicdansız körler bu kez de kadın istedi. Hiç utanıp sıkılmadan, resmen, Bize kadın gönderin, diyorlardı. Bütünüyle tuhaf olmamakla birlikte beklenmeyen bu buyruk, körler arasında düşünülmesi hiç de zor olmayan bir öfke yarattı.'' sözleriyle ifade edilmiştir. Sonuç olarak, romanın körlük teması insan doğasının kırılganlığını ve toplumsal düzenin önemini sorgularken Hobbes'in teorisiyle birleştiğinde daha da anlamlı hale gelir. Karakterlerin körlük salgını altında sergilediği davranışlar, insanların hayatta kalma mücadelesi içindeki egoist dürtülerini ve toplumsal düzenin çökmesinin yarattığı kaosun etkisini gösterir.


Eserde karşımıza çıkan bir diğer konu ise, körlük salgınının toplumsal anomiyi tetiklemesi ve karakterlerin psikolojik davranışlarını olumsuz şekilde etkilemesidir. Toplumsal normlar ve değerlerin ortadan kalkmasıyla birlikte, insanlar arasında bir düzensizlik ve kaos ortamı oluşur. Bireyler, kendilerini her türlü kısıtlamadan özgür hissederken ahlaki sınırlar kaybolur ve toplumun beklediği davranışlar yerine bireysel çıkarlar ön plana gelir. Romanda bu durumu destekleyen örneklerden biri kör bir bireye yardım ediyormuş gibi davranan bir adamın araba hırsızlığı yapmasıdır. Romanın ilerleyen bölümlerinde, karakterlerin yaşadığı toplumsal anomi daha da derinlemesine gözlemlenmektedir. İnsanların körlük salgını altında günlük ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele ettiği bir ortamda, güvensizlik ve şiddet artar. Bu unsurların etkisiyle insanlar çıkarcı hareketlerde bulunarak etrafındakilerin zararına hareket ederler. Hobbes'in de dediği gibi insanlar bencil varlıklar olduğu için devlet otoritesi bir ihtiyaçtır. İnsanlar, devletin otoritesinden yoksun kaldıklarında toplumsal düzenin sürdürülmesi ve toplumsal normların korunması zorlaşır. Bu nedenle, devlet denetimi yerine kendilerini ölüme terk eden kurallarla baş başa kalan körler, kendi otoritelerini kurmayı başaramamışlardır ve devlet denetiminin yokluğunun etkilerini göstermişlerdir. Özetle, Körlük romanında körlük salgınının toplumsal anomiyi tetiklemesi ve karakterlerin psikolojik davranışlarını nasıl etkilediği detaylı bir şekilde incelenir. Romanda gerçekleştirilen eylemler, toplumsal normların çöküşünü ve bireysel çıkarların üstünlüğünü destekler. Hobbes'in teorisi ise bu durumu açıklamak için bir araç olarak kullanılır.


Sonuç olarak, Körlük romanı psikolojik davranışlar ve toplumsal dinamiklerin karmaşıklığını ele almaktadır. Körlük salgını altında yaşanan psikolojik etkileşimler ve toplumsal anominin yarattığı kaos ortamı karakterlerin davranışlarını olumsuz etkilemiştir. Hobbes'in teorisi, karakterlerin egoist eğilimlerini ve toplumsal düzenin önemini vurgular. Roman, insan doğasının karanlık yönlerini ve toplumsal normların önemini sorgularken, Hobbes’in teorisiyle paralel bir şekilde ilerlemiştir.




Kaynakça:

Saramago, J. (1995). Körlük. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi.


Ulutaş, N. (2020, Haziran). Bir Distopya Örneği Olarak Körlük Romanına Sosyo-Psikolojik Bir Yaklaşım . www.sosyalarastirmalar.com: https://www.sosyalarastirmalar.com/articles/a-sociopsychological-approach-to-blindness-as-a-sample-of-dystopia.pdf adresinden alındı


bottom of page